5 Şubat 2021 Cuma

Çöplükte Horoz Olmanın Keyfi!

 

Çöplükte Horoz Olmanın Keyfi!

 

 

    İki bölüm halinde son yazdığım yazılarıma yönelik notlar aldım. Kimi değinmediğim konulara, kimileri de irdelemeye çalıştığım bazı sorunları derinleştirmeye çalışmış. Güzel, tabii siyasal gelişmelere karşı herkesin bir bakış açısı vardır; ileri sürülen düşüncelerde ortak noktalar olduğu gibi ayrışılan noktalar da var. Bunlar gayet doğaldır. Yeter ki düşünceler ileri sürülsün. Tartışmayı, tartışılmayı kabullenmeme soyutluktur, yani evrenin  nesnelliğini inkâr etmeyle eş değerli bir tutumdur.  Düşünce ileri sürme, medeni ölçüler içinde tartışmayı temel alma, modern toplumun bir bireyi olmayı içselleştirme anlamına gelir. Modern toplum özgür bireylerin oluşmasını sağlar.

Ama bir kesim var ki, düşünce ve davranış biçimiyle mağara dönemini aratan cinsten. Bunları tanımlamak gerekirse, tam anlamıyla düttürüdür. Başka türlü tanımlayamadım, uygun düşen tanımlama budur. Klasik toplum ilişkilerini aşma cesareti olmayanlar, töreye bağlılığını ispatlama adına efendisinin ökçesini öpmek için eğilmek zorundadır. Bunlar eğilenlerdir, baş eğenlerdir, koşulsuz teslim olanlardır. İşte ‘Rojava devrimi’ düttürülerini bu kategoride ele almak gerekir. Öyle ki, ‘Rojava’yı Kürdistan Bölgesel Yönetimi ile aynı düzeyde değerlendirmek gerekir’ diyecek kadar aklını yitirmişler.

    Bu düttürüler, Kürdistan Bölgesel Yönetimi’nin yanında yer alan herkese karşı acımasız tavır içindeler. Dile getirdikleri, değindikleri konular arasında dişe dokunur ‘aha buldum’ diyeceğin bir kelime, bir cümle arıyorsun, ama nerede… Savunma Bakanı Hulusi Akar’ın Erbil’i ziyaret etmesinin kendilerini ne kadar haklı! çıkardığını yana döne anlatıyorlar. Herhalde herkes anlamıştır; PKK/Hdp cenahından bahsediyoruz. Güya Savunma Bakanı’nın Kürdistan bölgesel Yönetimi’ni ziyaret etmesiyle yönetimin nasıl ‘teslim’ olduğunu canhıraş bir gayretle sağa sola kabullendirmeye çalışıyorlar. Kürdün devlet aklını kabul etmeyen bu mağara pintileri, Haşdi Şabi’nin devlet aklı uğruna kılıç sallamayı meşru görmekte. Bu güruh için sorun, sadece son yüz elli yıllık direniş tarihine karşı çıkma değildir. Bunlar, halihazırda kurumlaşmaya çalışan devlet bürokrasisini de  yok etmenin çabası içindeler.

    Malum günümüzde sıkça kadın cinayetleri işlenmekte. Kadınları katleden erkekler, klasik toplum yapısını aşıp modern topluma geçme aşamasının verdiği sancıların bir ürünüdür aynı zamanda. İşlenen kadın cinayetleri geleneksel, klasik toplumun baskılarına karşı kendini ispatlamak isteyen erkeğin davranış biçimidir; bir boyun eğiştir, korkaklığın dışa vurumudur. Oysa bu tür insanlar ileriye bir adım atma cesaretini gösterebilse, özgür olacak; ikna ve birlikte yaşamın, ya da yan yana olmanın önemini kavrayacaklar. Üstün olmaya çalışmanın, dıştalamanın sonuçta karşı tarafa şiddet uygulamayı getireceğini göre bilseler, modern topluma uyum sağlamakta zorluk çekmeyecekler. İşte Pkk/Hdp takımının düşünce ve davranış biçimlerini de bu çerçevede ele almak gerekir. Pkk/Hdp müritleri özgür düşünen bireyler olmaktan korkmaktalar. Modern topluma şüpheyle bakmayı adeta bir kültür haline getirmişler. Bu belki de uzun süre mağara yaşamından edinilmiş kültürün verdiği alıklaşmadan kaynaklanmakta. Son yıllarda kadın cinayetlerinin yaygınlaşmasında rol oynayan sosyolojik nedenler, Pkk/Hdp’li müritler için de geçerli sosyolojik nedenlerdir. Cahil insanlar cahillikleriyle mutludurlar. Bilgi ve bilinç yoksunluğu cehaleti getirir, cehalet ise korkunun temel kaynağıdır. Korkunun ortaya çıkardığı dehşet tablosunda şüphecilik, sevgiye, güvene düşmanlık, birlikte yaşama isyan hakim olan çizgilerdir.

    Yukarıdaki fotoğrafa iyi bakılmalı, Orada korkunun yol açtığı felaket sergilenmekte. Binanın üzerinden sebep oldukları felakete bakan kişinin tam cepheden fotoğraf çektirmemesinin tek nedeni korkudur; korkuyor, bedeninde ve yüz hattında korkunun izlerinin görülmesini engellemek istiyor.  Ortaya çıkan felaket ortamında bile arkasını dönerek omuzunda silahla korkunun keyfini! sürüyor. Korkunun fotoğrafını çektiriyor. Çünkü günlük yaşamlarının en temel olgusu korkudur. Şimdi bir çoğu diyecek ki, İşid yaptı. Hayır; İşid’i bu derece cesaretlendiren etmenleri elbette bir tarafa bırakamayız. Roj peşmergelerinin Rojava’ya geçmesini savaş nedeni olarak görenler kimlerdi? Kitleler üzerinde baskı ve işkence uygulayarak üç yüz binin üzerinde Kürt gencinin Türkiye’ye geçmesine sebep olanları unutamayız. Eğer Kürt düşmanı üst aklın plan ve projeleri doğrultusunda hareket edenler olmasaydı, fotoğrafta sergilenen tablo ortaya çıkmazdı. Bu anlamda ‘Rojava devrimi’ çelmesine takılmamaya özen göstermek gerekir.

02.02.2021

Baki Karer

Hiç yorum yok: