14 Eylül 2020 Pazartesi

Pkk ve Türevlerini Meşrulaştırma Çabaları

 

 

Pkk ve Türevlerini Meşrulaştırma Çabaları

    Ülkemizde her zaman olduğu gibi hemen her alanda çok ciddi gelişmeler yaşanmakta. Ciddi ve çok yönlü tartışılması gereken bir gündemi birkaç saat sonra en gerilere düşürecek başka bir gündem ortaya çıkmakta. Türkiye’de siyasette, ekonomide, diplomaside ve daha birçok alanda ortaya çıkan gelişmeleri takip etme günümüz koşullarında bayağı zorlaşmakta.

    Gündem, sadece devlet kurum ve kuruluşlarınca, kitle örgütlenmeleri ve siyasetçiler tarafından değil bazen bireylerce de oluşturulur. Medya oluşturulmak istenen gündemin bireyler arasında tartışılmasında önemli bir aracı rolü oynar. Ortaya atılan bir konu ne kadar fazla birey ve çevre tarafından kabul görürse ve tartışılırsa o derece gündem haline gelmiş olur. Her gündem oluşturma çabası aynı zamanda içinde reklamı da taşır. Örneğin bir köşede unutulmuşluğun çemberini yıkmak için önüne çekilmiş perdeleri sağ sola çekiştirerek olmadık bir anda en uçuk pozlar vermeye çalışma, bir anlamda gündem oluşturma çabasıdır. Uçuk söylemler, dengesiz davranış biçimleri bireyler arasında ve toplumda her zaman dikkat çekmiştir. Kimilerinin Sayın Neçirvan Barzani’nin Ankara’ya ziyaretini Kandil güruhunu küstürdüğü savını ortaya atması bu çerçevede ‘gündem’ oluşturma çabasıdır.

    Kürdistan Bölgesel Yönetimi’nin uluslararası ilişkilerini ve devletler nezdinde nasıl kabul gördüğünü tartışmayı gereksiz görüyorum. Gerektiğinde Ankara’yı ziyaret etmesi, karşılanması ve yürüttüğü diplomasi, Kürdistan Bölgesel Yönetimi’nin gücünü ortaya koyar. Peki, kim ya da kimler bu ve benzeri ziyaretlerin önüne geçmeye kalkışır? Kürdistan yönetiminin uluslararası ilişkilerini bir avuç mağara pintileri ve uzantılarının istek ve arzularıyla sınırlandırma çabası içine kim girer? Esas tartışılması gereken bu noktadır. Bu soruya verilecek yanıt, Kürt ulusunda ciddi bir ayrışmayı getirecek, kimlerin Kürt halkının yanında olup olmadığını açığa çıkartacaktır; yani ya Kürt halkının ulusal dinamiklerini yok eden mağara pintilerinden yana tavır alacaksın, ya da ulusu ayakta tutan dinamiklerin yanında yer alacaksın. 

Algı Operasyonu 

    Son dönemlerde yürütülen algı operasyonlarını ele alırken, Pkk/Hdp’nin süreç içinde biçimlendirdiği tabanın önemli bir kesiminin üzerinde kısaca durmak gerekir. Pkk ve yan örgütlenmeleri yıllardan bu yana tabanına tekke kültürünü egemen kılmıştır. Pkk’de şeyh-mürit ilişkisi egemenliği, tabanda ayrıksı, değersiz, hemen her alanda başarısız olduğu düşüncesini egemen kılmıştır. Her şeyi ‘O bilir’, yani ‘seruk bilir’ düşüncesi temel alınmıştır. Tabanda umut etme bir tarafa hayal kurmanın bile gereksiz olduğu düşüncesi yerleştirilmiştir. Yani hiçbir konuda itiraz etmeyecek hizmetkar bir topluluk yaratılmıştır. Bahsettiğimiz tabanı oluşturan bireyler kendini özne olarak görmedikleri için nesneyle de bir ilişkileri yoktur; bu nedenle bilgi onlara çok uzak. Yani herhangi bir konuda bilgi sahibi olmadıkları gibi, bilgi edinme çabası da yoktur. Kendini ayrıksı hisseden, ‘hiç’ olduğunu kabullenmiş böylesi bir topluluğun elinde kalan tek şey, saldırganlıktır. Bu nedenle hedeften yoksun sokak kültürünün verdiği bir saldırganlık egemendir.

    Pkk ve türevlerinin bahsettiğimiz bu özelliklerini algı operasyonlarıyla görünmez kılma çabaları, ya da bir süreliğine de olsa üstünü örtülemeye çalışmak, Kürt halkının iç dinamiklerini yok etmeye yönelik gayretlerdir. Kürdistan Bölgesel Yönetimi’nin yürüttüğü kavgayı, böylesi bir örgütlenmenin derekesine düşürmeye yönelik her söylem ve hareket biçimini sadece abesle iştigal olarak nitelendiremeyiz. Algı operasyonlarıyla Pkk’nin Haşdi Şabi ve benzeri ittifakçı güçlerini meşrulaştırmaya çalışanlar, Erbil yönetiminin vereceği rahatsızlıklarla daha çok karşı karşıya kalmaya devam edeceklerdir.

11.09.2020

Baki Karer

Hiç yorum yok: