Pkk ve Türevlerini Meşrulaştırma Çabaları
Ülkemizde her zaman olduğu gibi hemen her
alanda çok ciddi gelişmeler yaşanmakta. Ciddi ve çok yönlü tartışılması gereken
bir gündemi birkaç saat sonra en gerilere düşürecek başka bir gündem ortaya çıkmakta.
Türkiye’de siyasette, ekonomide, diplomaside ve daha birçok alanda ortaya çıkan
gelişmeleri takip etme günümüz koşullarında bayağı zorlaşmakta.
Gündem, sadece devlet kurum ve
kuruluşlarınca, kitle örgütlenmeleri ve siyasetçiler tarafından değil bazen bireylerce
de oluşturulur. Medya oluşturulmak istenen gündemin bireyler arasında
tartışılmasında önemli bir aracı rolü oynar. Ortaya atılan bir konu ne kadar
fazla birey ve çevre tarafından kabul görürse ve tartışılırsa o derece gündem
haline gelmiş olur. Her gündem oluşturma çabası aynı zamanda içinde reklamı da
taşır. Örneğin bir köşede unutulmuşluğun çemberini yıkmak için önüne çekilmiş
perdeleri sağ sola çekiştirerek olmadık bir anda en uçuk pozlar vermeye
çalışma, bir anlamda gündem oluşturma çabasıdır. Uçuk söylemler, dengesiz
davranış biçimleri bireyler arasında ve toplumda her zaman dikkat çekmiştir. Kimilerinin
Sayın Neçirvan Barzani’nin Ankara’ya ziyaretini Kandil güruhunu küstürdüğü
savını ortaya atması bu çerçevede ‘gündem’ oluşturma çabasıdır.
Kürdistan Bölgesel Yönetimi’nin uluslararası ilişkilerini ve devletler nezdinde nasıl kabul gördüğünü tartışmayı gereksiz görüyorum. Gerektiğinde Ankara’yı ziyaret etmesi, karşılanması ve yürüttüğü diplomasi, Kürdistan Bölgesel Yönetimi’nin gücünü ortaya koyar. Peki, kim ya da kimler bu ve benzeri ziyaretlerin önüne geçmeye kalkışır? Kürdistan yönetiminin uluslararası ilişkilerini bir avuç mağara pintileri ve uzantılarının istek ve arzularıyla sınırlandırma çabası içine kim girer? Esas tartışılması gereken bu noktadır. Bu soruya verilecek yanıt, Kürt ulusunda ciddi bir ayrışmayı getirecek, kimlerin Kürt halkının yanında olup olmadığını açığa çıkartacaktır; yani ya Kürt halkının ulusal dinamiklerini yok eden mağara pintilerinden yana tavır alacaksın, ya da ulusu ayakta tutan dinamiklerin yanında yer alacaksın.
Algı
Operasyonu
Son dönemlerde yürütülen algı
operasyonlarını ele alırken, Pkk/Hdp’nin süreç içinde biçimlendirdiği tabanın
önemli bir kesiminin üzerinde kısaca durmak gerekir. Pkk ve yan örgütlenmeleri
yıllardan bu yana tabanına tekke kültürünü egemen kılmıştır. Pkk’de şeyh-mürit
ilişkisi egemenliği, tabanda ayrıksı, değersiz, hemen her alanda başarısız
olduğu düşüncesini egemen kılmıştır. Her şeyi ‘O bilir’, yani ‘seruk bilir’
düşüncesi temel alınmıştır. Tabanda umut etme bir tarafa hayal kurmanın bile
gereksiz olduğu düşüncesi yerleştirilmiştir. Yani hiçbir konuda itiraz etmeyecek
hizmetkar bir topluluk yaratılmıştır. Bahsettiğimiz tabanı oluşturan bireyler
kendini özne olarak görmedikleri için nesneyle de bir ilişkileri yoktur; bu
nedenle bilgi onlara çok uzak. Yani herhangi bir konuda bilgi sahibi olmadıkları
gibi, bilgi edinme çabası da yoktur. Kendini ayrıksı hisseden, ‘hiç’ olduğunu
kabullenmiş böylesi bir topluluğun elinde kalan tek şey, saldırganlıktır. Bu
nedenle hedeften yoksun sokak kültürünün verdiği bir saldırganlık egemendir.
Pkk ve türevlerinin bahsettiğimiz bu
özelliklerini algı operasyonlarıyla görünmez kılma çabaları, ya da bir
süreliğine de olsa üstünü örtülemeye çalışmak, Kürt halkının iç dinamiklerini
yok etmeye yönelik gayretlerdir. Kürdistan Bölgesel Yönetimi’nin yürüttüğü
kavgayı, böylesi bir örgütlenmenin derekesine düşürmeye yönelik her söylem ve
hareket biçimini sadece abesle iştigal olarak nitelendiremeyiz. Algı
operasyonlarıyla Pkk’nin Haşdi Şabi ve benzeri ittifakçı güçlerini
meşrulaştırmaya çalışanlar, Erbil yönetiminin vereceği rahatsızlıklarla daha
çok karşı karşıya kalmaya devam edeceklerdir.
11.09.2020
Baki Karer
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder