Süleyman Kaplan’ın Kriminalite Alışkanlığı ve
İtirafları!
Süleyman
Kaplan denilen zat, çok eski bir röportajımı sayfasında yayımlamış. Orijinalini
bir zahmet edip benden isteye bilirdi.
Röportaj hangi başlık ve ara başlıklar altında verilmiş görürdü. Ama
malum o bilindik ‘çok böyük’ takıntısının kurbanlarından bir olarak kendini
kabul ettiği için, böylesi bir yükümlülük altına girmekten imtina etmeyi tercih
etmiş. Tam bu dönemin ruhuna uygun bir yazı hazırlığı içindeyken böylesi
densizlikle karşı karşıya kalacağımı tahmin edemezdim. Zat-ı muhteremin 90
yıllarda kimlerin kullandığını bildiğimiz bir başlıkla röportajımı vermesi,
belli ki ortamı bulanıklaştırmayı, tanınmaz hale getirmeyi, adeta 1993’lere
geri götürmeyi hedeflemektedir. Bayımızın yaptığı, aynı zamanda belgede
tahribata girer.
Bu bay, eğer kendini o kadar ‘teorisyen ve yazar’ olarak görüyorsa ve
kendine güveniyorsa, o röportajda üzerinde durulması gereken, daha da
derinleştiririlmeye ihtiyaç duyan düşünceler olduğunu görmeliydi; onları ele
alıp işleye bilirdi. Yok , bu zahmete katlanmayı göze alamıyorsa aklınca
bulduğu başlıklarla değil, orijinal başlıklarla verme dürüstlüğünü göstermesi
sanırım daha erdemli olurdu.
Kandini
yazar olarak tanıtma gayretinde olan biri, aynı zamanda duyarlılığı bir kenara
bırakmadan ortamı, süreci iyi okumayı bilmelidir. Davranış ve söyleminde kırıcı
olmadan ziyade veya başkalarının diliyle değil, kendine özgü dil ve üslubuyle
düşüncelerini açıklama cesareti olmalıdır. Bu çok önemlidir; özgüven böyle inşaa
edilir. Her zaman söyledim, tekrar etmekten zerre kadar kaçınmam; sorun PKK
olunca geçmişi, özelliklede curcunalı 90 yılları unutmamalıyız. PKK’ya karşı en
ufak kalem oynatan, bir söz söyleyen herkesin ne ile susturulduğunu herkes
bilir. Ama dürüst insan, her türlü zorbalığa, şiddete karşı kavgayı göze almış gereksiz
suçlamalar ve tehditler karşısında susmaz. Her mücadele insanı hemen her
koşulda susmamanın bir yolunu bulur, bulmalıdır da. Ama Süleyman Kaplan ne
yapıyor? Ortamı yeniden 90’lı yıllarda olduğu gibi kriminalize etmeyi, dost görünüm
altında susturma gayreti içinde olmayı bir görev olarak telakki ediyor.
Süleyman Kaplan unutma, ben bir insanım ve her hangi bir açıklama yaparken,
yazı kaleme alırken insanlık görevimi yerine getiriyorum. Ben, Süleyman veya
Mahmut istiyor diye değil, insanlık görevimi yerine getirmek için yazıyorum,
düşüncelerimi açıklıyorum. Kimse beni susturamaz! Bu böyle biline.. Bu
davranışının Kürdistan koşullarında dayandığı sosyolojik bir yapı var; şimdilik
bunu irdelenmesini bir tarafa bırakıyorum. Umarım içindeki her şeyi kriminalize
etme alışkanlığını ve itirafçı olma istemini bir tarafa bırakırsın. Hem böylece
başkalarını aracı kullanma alışkanlığından geri durmuş olursun. Lalettayin
davranış ve düşünce biçimini bir tarafa bırakmanı isteme özgürlüğüne sahip
olduğumu sanıyorum. Elimin tersiyle vurur düşürürüm, sırça parmağımla da
kaldırırım düşüncesi çok tehlikelidir ve kimseye bir yararı yoktur. Ama
düşüncelerimi sonuna kadar eleştirebilirsin. Kim olursa olsun, ahlâk ölçüleri
içinde düşüncelerime eleştiri getiren herkese sonsuz saygım vardır.
20.05.2020
Baki Karer
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder