21 Mayıs 2020 Perşembe


Süleyman Kaplan’ın Kriminalite Alışkanlığı ve İtirafları!



    Süleyman Kaplan denilen zat, çok eski bir röportajımı sayfasında yayımlamış. Orijinalini bir zahmet edip benden isteye bilirdi.  Röportaj hangi başlık ve ara başlıklar altında verilmiş görürdü. Ama malum o bilindik ‘çok böyük’ takıntısının kurbanlarından bir olarak kendini kabul ettiği için, böylesi bir yükümlülük altına girmekten imtina etmeyi tercih etmiş. Tam bu dönemin ruhuna uygun bir yazı hazırlığı içindeyken böylesi densizlikle karşı karşıya kalacağımı tahmin edemezdim. Zat-ı muhteremin 90 yıllarda kimlerin kullandığını bildiğimiz bir başlıkla röportajımı vermesi, belli ki ortamı bulanıklaştırmayı, tanınmaz hale getirmeyi, adeta 1993’lere geri götürmeyi hedeflemektedir. Bayımızın yaptığı, aynı zamanda belgede tahribata girer.

    Bu bay, eğer kendini o kadar ‘teorisyen ve yazar’ olarak görüyorsa ve kendine güveniyorsa, o röportajda üzerinde durulması gereken, daha da derinleştiririlmeye ihtiyaç duyan düşünceler olduğunu görmeliydi; onları ele alıp işleye bilirdi. Yok , bu zahmete katlanmayı göze alamıyorsa aklınca bulduğu başlıklarla değil, orijinal başlıklarla verme dürüstlüğünü göstermesi sanırım daha erdemli olurdu.

    Kandini yazar olarak tanıtma gayretinde olan biri, aynı zamanda duyarlılığı bir kenara bırakmadan ortamı, süreci iyi okumayı bilmelidir. Davranış ve söyleminde kırıcı olmadan ziyade veya başkalarının diliyle değil, kendine özgü dil ve üslubuyle düşüncelerini açıklama cesareti olmalıdır. Bu çok önemlidir; özgüven böyle inşaa edilir. Her zaman söyledim, tekrar etmekten zerre kadar kaçınmam; sorun PKK olunca geçmişi, özelliklede curcunalı 90 yılları unutmamalıyız. PKK’ya karşı en ufak kalem oynatan, bir söz söyleyen herkesin ne ile susturulduğunu herkes bilir. Ama dürüst insan, her türlü zorbalığa, şiddete karşı kavgayı göze almış gereksiz suçlamalar ve tehditler karşısında susmaz. Her mücadele insanı hemen her koşulda susmamanın bir yolunu bulur, bulmalıdır da. Ama Süleyman Kaplan ne yapıyor? Ortamı yeniden 90’lı yıllarda olduğu gibi kriminalize etmeyi, dost görünüm altında susturma gayreti içinde olmayı bir görev olarak telakki ediyor. Süleyman Kaplan unutma, ben bir insanım ve her hangi bir açıklama yaparken, yazı kaleme alırken insanlık görevimi yerine getiriyorum. Ben, Süleyman veya Mahmut istiyor diye değil, insanlık görevimi yerine getirmek için yazıyorum, düşüncelerimi açıklıyorum. Kimse beni susturamaz! Bu böyle biline.. Bu davranışının Kürdistan koşullarında dayandığı sosyolojik bir yapı var; şimdilik bunu irdelenmesini bir tarafa bırakıyorum. Umarım içindeki her şeyi kriminalize etme alışkanlığını ve itirafçı olma istemini bir tarafa bırakırsın. Hem böylece başkalarını aracı kullanma alışkanlığından geri durmuş olursun. Lalettayin davranış ve düşünce biçimini bir tarafa bırakmanı isteme özgürlüğüne sahip olduğumu sanıyorum. Elimin tersiyle vurur düşürürüm, sırça parmağımla da kaldırırım düşüncesi çok tehlikelidir ve kimseye bir yararı yoktur. Ama düşüncelerimi sonuna kadar eleştirebilirsin. Kim olursa olsun, ahlâk ölçüleri içinde düşüncelerime eleştiri getiren herkese sonsuz saygım vardır.

20.05.2020 

Baki Karer

Hiç yorum yok: