13 Ekim 2023 Cuma

Hamas-İsrail Çatışması

 

Hamas-İsrail Çatışması

    Üç günden bu yana Hamas’ın ani saldırılarıyla başlayan savaş, tüm şiddetiyle devam ediyor. Üstelik kısa sürede sona erecek gibi de gözükmüyor. Bugüne kadar savaşın kurallarından, Cenevre sözleşmelerinden bahsedilirdi. Savaşın tarafları ve bu tarafları destekleyenler artık hiçbir kural tanımıyor. Özellikle Batı Avrupa ve Amerika Birleşik Devletleri tüm güçleriyle İsrail’e destek verip, savaşın tüm çirkefliğiyle devam etmesinden yana tavırlarını koymuş durumdalar. Elbette Hamas’ın da hangi tarihi gerekçelere dayanırsa dayansın, savaş kurallarını hiçe sayarak hareket etmesi, Batı’nın vahşiliğini aratmayacak düzeydedir. Savaşmak isteyenler bir biçimde tarihi, sosyal, ekonomik vb. gerekçeler ileri sürerek kendilerine haklılık zemini oluşturmaya çalışır. Ama savaşan tarafların kendini haklı gösterme çabası önemli değildir. Önemli olan savaş koşullarında bile kin ve nefretle hareket etmemedir.

Ortadoğu’yu Değiştirme iddiası 

Hamas saldırılarının hemen arkasından İsrail başbakanı Binyamin Netanyahu yaptığı açıklamada, ‘Orta Doğu’yu değiştireceğiz’ dedi. Çok iddialı bir söylem! İddialı olduğu kadar da gücünü aşan bir söylem. ABD, uzun yıllardan bu yana Orta Doğu’da ciddi değişikliklere yol açacak Büyük Orta Doğu projesini hayata geçirmek için çalışmaktaydı. Ama görünen odur ki, projesinde elle tutulacak bir başarı elde edemedi. Oysa Sykes-Picot antlaşmasını tümüyle geçersiz kılma iddiasıyla yola çıkmıştı. İngiltere öncülüğünde paylaşım yapılmış Orta Doğu’da halkların, ulusların çoğunluğu geçmişte çizilen sınırlardan elbette memnun değil, ama önemli bir bölümünün de gayet memnun olduğu açıktır. Zaten sorunda bu karmaşada yatmaktadır. Cetvelle çizilmiş sınırlar, Kürtler gibi tümüyle görülmezden gelinen halkların varlığının yanı sıra bitmek bilmeyen mezhepsel çatışmaların da kaynağı haline getirilmiştir. Sınırlar bilerek bu tarzda belirlenmişti. İstikrar bulmayan Orta Doğu’nun enerji kaynakları, başka türlü Batı’ya aktarılamazdı.

    Sykes-Picot’u geçersiz kılmayı amaçlayan Büyük Orta Doğu projesinin başarısız oluşunun önemli nedeni, Bölge’de halkların, ulusların temel alınmamasıdır, İngiltere’nin yaptığı gibi ABD’de de, mezhepsel bölünmüşlüğü temel almıştır. Ayrıca İran ve Türkiye’nin güçlü direnciyle karşılaşmış olması bir başka önemli faktördür. ABD’nin Bölge’de mezhepsel temelde yeni sınırlar çizmeye çalışması, hem İran’ın hem de Türkiye’nin süreç içinde kendilerine bağlı mezhepsel hatlar oluşturmaya başlamasını getirmiştir. Örneğin Türkiye’nin Suriye’ye müdahalesi daha çok bu nedenledir; Suriye, Lübnan, Ürdün ve Mısır’a kadar kendisiyle uyumlu bir hat oluşturmasına olanak sağlamıştır.  Aynı biçimde İran’ın da Yemen’den Filistin’e kadar mezhebe dayalı bir hat oluşturmasına hizmet etmiştir. Bütün bunlar, ABD’nin bölgeye yönelik politika oluşturmada ne kadar acemi olduğunun göstergesidir.  Uygulamak istediği politikanın yol açtığı sonuç, Ortadoğu’nun günümüzde karşı karşıya kaldığı kargaşadan ibarettir.

    Bu noktada İsrail’in Orta Doğu’yu değiştirme iddiası daha çok tartışma götürür. Amerika Birleşik Devletleri’yle birlikte yapmayı düşünüyor olabilir. Ama bir süper güç olarak ABD’nin, bu doğrultuda ne kadar yol aldığı ortadadır. Ayrıca Bölge’de akşamdan sabaha denklemlerin ve dengelerin ne kadar değişken olduğu tartışılamaz. Rusya-Çin gerçeği hiçe sayılarak yeniden bir bölüşüm içine girme, yani sınırların yeniden çizilmeye kalkışılması uzun süreli çatışma ve kargaşalığı getirir. Açıkçası, Suriye’de yapılan hata, tüm Orta Doğu’da tekrarlanmış olunur. Bölge’de ortaya çıkacak uzun süreli savaşın, B.Avrupa’ya negatif yansımalarının olmayacağı söylenemez. Ukrayna cephesinde yaşanan çıkışsızlığa, bir de Orta Doğu’da ortaya çıkacak uzun süreli savaşın getireceği olumsuz sonuçlar eklenecek. Ayrıca Kosova üzerinde dolaşan kara bulutların verdiği korkuyu bir kez daha düşünmek gerekir.

Hamas’ın İsrail’e Saldırısının Muhtemel Sonuçları

   Bu savaşın Orta Doğu’da yeni mevzilenmelere neden olacağı açıktır. Ayrıca bugünden sonra ortaya çıkacak savaşlarda, hiçbir devlet süper güçte olsa, ‘istediğim gibi hareket ederim’ deme olanağına sahip değildir. Hamas-İsrail savaşı saha güvenliğini, övünülen hava savunma sistemlerini saf dışı bırakan yeni bir savaş taktiğini ve stratejisini getirmiştir. Yani süper güçler bile dokunulmaz olmadıklarını kabul etmek zorundalar artık. ‘Dokunulmaz’ olana dokunulan bir dönemin kapıları aralanmıştır. ABD’nin Akdeniz’de altıncı filoyu hareketlendirmesi biraz da gelişmelerin öngörülemezliğinin verdiği telaştan kaynaklanıyor.

    Hamasın yaptığı saldırının arkasında uzun vadeli olmayı hedefleyen bir strateji, dolayısıyla bir devlet aklı yatmaktadır. Bu devlet aklını kullananın İran olduğu pek tartışma götürmez. İran, Hamas aracılığı ile İsrail-Amerikan ittifakının kendine yönelmesinin önüne geçmeye çalışmış oldu. Yani kendi belirlediği alanda ve zamanda savaşın çıkmasına neden olan İran, yakın ve orta vadede tehlikeyi atlatmayı hedeflemiştir. Nitekim, Amerika Birleşik Devletleri ve B.Avrupa ülkeleri arka arkaya İran’ın saldırıyla bir alakası olmadığı yönlü açıklamalar yaptılar.

    Her şeye rağmen, içinde bulunduğumuz koşullarda, savaşın bölgeye yayılma riskinin hiç olmadığını iddia edemeyiz. İsrail’in kara harekâtına yönelmesi Lübnan Hizbullahı’nın devreye girmesini sağlayabilir. Bu durum belki de ABD’nin direk müdahalesine de yol açabilir. Orta Doğu’da hiçbir ihtimale ‘olmaz’ denilemez. Ama şimdilik sürecin İran’a’ müdahaleye kadar ilerleyeceğini düşünmek pek zor. Öbür yandan İran, Irak veya Suriye değildir. Uzaktan atılacak birkaç füzeyle de İran’ın sahneden çekileceğini düşünmek oldukça zor. Ayrıca Rusya ve Çin’in vereceği destekte denklem dışında tutulamaz.  Her şeyden önemlisi bölgeyi kapsayacak bir savaş, hem Rusya’yı ve hem de Çin’in güçlenmesini getirecektir. Süper güçler arasında esas, nihai sonuç alınacak hesaplaşma alanları olan Arktik Okyanusu ve Çin Denizi’nde ABD’nin zayıflamasına yol açacaktır. Bu anlamda savaşın İran’ı ve tüm Bölge’yi kapsama ihtimali şimdilik çok azdır.

    İran’ın desteğinde Hamas’ın İsrail’e karşı başlattığı savaş, aynı zamanda, uluslararası ticaret yolu projelerinin ve Avrupa’ya gidecek enerji yollarının da işlemez hale getirilmesini sağlamıştır. Ama ne olursa olsun, bu sefer Hamas önemli ölçüde işlevsiz hale getirilecek, gelecek için engel olmaktan çıkartılacaktır. Geleceğe yönelik cephe gerisi düzenlemesi yapılacağını söyleyebiliriz. Aslında biraz da ‘iç işgalci’ güç olan Hamas’ın yok edilmesi veya işlevsiz hale getirilmesi, Filistin yönetiminin de işine gelmektedir. Savaş karşısında Arap dünyasının yüksek perdeden ses çıkarmamasının bir nedeni de budur.  

13.10.2023

Baki Karer

    PKK TERÖRÜNÜN GELDİĞİ NOKTA     Epeyce bir süreden bu yana Pkk/Dem’de neler oluyor diye tartışmalar yürütülüyor. Tartışmalarda, son...