9 Ocak 2015 Cuma


PARİS'TE KANLI SALDIRI

 

 

    Bugün  Paris'in hemen hemen merkezi sayılacak bir noktada bulunan Charlıe Hebdo isimli mizah dergisine silahlı saldırı düzenlendi. Bu silahlı saldırı eylemi, derginin çalışanlarını, yazarlarını hedef almış olması daha bir önem arzetmektedir. Şu ana kadar on iki ölü ve  yirmi yaralıdan bahsedilmektedir.

    Altı Ocak günü de İstanbul'un en önemli merkezlerinden Sultanahmet'te canlı bomba eylemi gerçekleştirildi. Bu iki saldırının arka arkaya gelmesi elbette düşündürücüdür. Kaldı ki, aralarında bir bağın olup olmaması hiç önemli değil. Her iki terör saldırısının arkasında aynı yönlendirici gücün veya güçlerin olma ihtimali düşünülse de, esas tartışılması gereken nokta, dünyamızın onlarca noktasında savaşların yürütüldüğü günümüz koşullarında hiç bir yerin güvenliğinin kalmadığı bir döneme girmiş olmamızdır. Saldırıda hayatlarını kaybedenlerin ailelerine başsağlığı dilerim. Umarım yaralılar da en kısa zamanda sağlıklarına yeniden kavuşurlar.

    Özellikle içinde yaşadığımız Avrupa koşullarında saldırıyı sadece kınamak yeterli değildir. Saldırı elbette bir terör saldırısı ve canicedir. Üstelik katledilenlerin kimliklerine bakıldığında, saldırının ne tür amaçlar uğruna işlendiğini kavramamıza yeterince yardım etmektedir. Sıkılan kurşunlar, düşünce özgürlüğüne karşı sıkılan kurşunlardır.

    Mizah dergisine yapılan kanlı saldırının Fransız vatandaşlarının gerçekleştirdiği söylenmektedir. Bu kişilerin salt kökenine bakılarak yorumlar yapma hatalı bir tutumdur. Eylemi gerçekleştirenlerin Arap asıllı ve El Kaide'ye ya da IŞİD/DEAŞ'a bağlı oldukları iddia edilmekte. Arap asıllı ve bahsedilen eli kanlı terör örgütlerine bağlı olabilirler. Şu veya bu örgüte bağlı olmaları, her şeyden önce Fransız vatandaşı olmaları gerçeğini değiştirmez. Bu noktadan hareketle, Fransa'nın ve genelde Batı Avrupa'nın dünyanın diğer bölgelerinde oynadıkları olumsuz rolün tartışılması gerekir. Yine Avrupa ülkelerinin göçmenlere karşı takındıkları tutum da yapılacak tartışmaların ve yorumların odağını oluşturmalıdır.

    Eylemi yapanlar bulunabilinir, mahkemeye çıkartılıp yargılanır ve cezalarını alabilirler, ya da daha önceleri olduğu gibi, çatışma anında öldürülebilirler. Bu yöntemler, sorunun kaynağını bertaraf etmeye yeterli değildir. Pariste doğup büyümüş bu insanları, yine Paris'in göbeğinde böylesi bir katliamı gerçekleştirmeye iten etmenler nelerdir? Fransa ve tüm Avrupa buna yanıt aramak zorundadır. Tüm Avrupa, göçmenler politikasını ve dünyanın geri kalmış bölgelerine karşı uygulamalarını tekrar gözden geçirmeli.

    11 Eylül saldırılarıyla ve son olarak Mısır'da 'Uygar dünyanın' becerisiyle gerçekleştirdiği darbeyle birlikte Ortadoğu halkları, IŞİD ve El-Kaide gibi örgütlenmelerle karşı karşıya getirilmiştir. Orta Doğu'da uygulanan bu politikanın bir benzeri de bugün karteller tarafından Avrupa halklarına uygulanmakta. Bu gün Avrupa çok ciddi ekonomik ve siyasal kriz içinde. Giderek yaygınlaşan yoksullaşma ve işsizlik kısa süre içinde aşılacağa benzememektedir. Avrupa artık çekim merkezi olmaktan çıkmıştır. Yabancı düşmanlığıyla, yoksul kitlelerde rasizmi geliştirme gayretleriyle bir dönem aşılmak istenmekte. Avrupa halkları bir yanda rasizim, bir yandan da tekbirli terörizm arasında sıkıştırılmak istenmekte. Sonuçta sol ve sosyal demokratlar daha bir budanmaya çalışılmakta. Bir de bu anlamda, Charlie Hebdo'nun seçilmesi tesadüfi değildir. Kitleler tek yönlü çıkışa zorlanmakta. Varolan sistemin kitleler tarafından sorgulanmasının önüne geçebileceklerini zannediyorlar. Bu taktiklerinde ne kadar başarılı olabileceklerini zaman gösterecek. Yani Avrupa halklarının rasizmin ve tekbirli terörizmin arasında sıkışması karşısında ellerini ovuşturanlar, bilinen güçlerdir. Makyajı dökülmeye başlayan Avrupa burjuvazisi, önümüzdeki süreçte yeni anti terör yasaları ve göçmenlere yönelik bir takım kısıtlamalar getirmeye başlarsa, hiç şaşmamak gerekir.

08.01.2015

Baki Karer

YEREL SEÇİMLER ÜZERİNE

  YEREL SEÇİMLER ÜZERİNE       Türkiye’de son yirmi yılda oluşan koşullarda yerel seçimlerle genel seçimler arasında bir fark kalmadı.  Aslı...