21 Temmuz 2024 Pazar

NEDEN HATIRLAMALIYIZ?

 NEDEN HATIRLAMALIYIZ?

İnsan hafızası kötü olayları unutmaya meyillidir Bu anlamda Pkk’nin halka yönelik işlediği toplu cinayetlerin hatırlanması için, son dönemlerde çaba içine girilmesi önemlidir. Pkk’nın yıllarca topluma dayattığı terör ve zulmün unutulmaya başlanması toplumsal bir ‘facia’ anlamını taşır. Suç örgütünün kirli yüzünü unutmamak sadece gelecek nesillere aktarmak için değil, geleceğin biçimlendirilmesi için de gereklidir. Geçmişte iyi veya kötü önemli gelişmeleri hatırlama, diri tutma çabaları, aynı zamanda, ulus olma, halk olma bilincinin gelişmesine katkı sağlar. Bu yönlü her girişim, toplumsal hafızanın canlı tutulmasında önemli rol oynar. Bu, aynı zamanda, bilinç altının harekete geçirilmesi demektir. Bilinç altının ve hafızanın kaybedilmeye başlaması, bir anlamda zeka özürlü olmaya doğru yol alma anlamını taşır. İşte Pkk/Dem’in toplumda yapmak istediği de budur. Bunların zaman zaman ‘Kürt/Kürdistan’ söylemleriyle hararetli tartışmalar yürütmelerinin, gürültülü propaganda yapmalarının altında yatan esas neden, Kürt halkının akılla hareket etmesinin önüne geçmek içindir. Bu nedenle geçmişi örtüleme ve toplumsal hafızayı yok etme çabası içine girerler.
Bilinç altı ve hafızası zayıflatılmış veya yok edilmiş bir toplum, hayal kurma gücü elinden alınmış bir toplumdur. Hafıza yoksunu birey, hayal gücünden yoksun bırakılmış, dolayısıyla düşünme yetileri elinden alınmış bireydir. Pkk bu temelde bir müritleşme yaratmış, küçümsenmeyecek oranda da yaygınlaştırmıştır. Bilinç altını kaybetmiş, aklını kullanamayan, hayal kuramayan ve efendisi için kendini inkâr eden köle topluluğu yaratmıştır. Bilinç altını kullanma, hayal kurma ve kurulan hayali gerçekleştirmek için pratiğe geçme cesaret işidir; güçlü olmayı gerektirir, daha da önemlisi bilinç gerektirir. Pkk müritlerinde bu özelliklerin hiçbiri yoktur. O nedenle kabullenici ve saldırgandırlar. Bilinçten yoksun olduklarından sorgulayıcı değillerdir.
Hayal kurmayla ve bilinç altıyla düşünce arasına duvarlar çekme anlamsızdır. Bunlar birbirinden bağımsız değillerdir. Hafızamızı canlı tuttuğumuz oranda geçmişle gelecek arasında bağ kurabiliriz. Bu bağı kurmada başarılı olduğumuz sürece, düşünce üretmede de başarılı olabiliriz. Çünkü her düşünce, bir amaç taşır, bir hedef belirler. Birey veya toplumlar belirledikleri amaç uğruna mücadele yürütürler. Yani belirlenen amaç gerçekleştiği zaman, uğruna mücadele edilen düşünceler de gerçekleşmiş demektir. Halkın çıkarlarını dile getirmeyen amaçtan yoksunluk, güçsüzlüğün ifadesidir. Bu temelde güçsüzlüğünün farkında olanlar, kendini güçlü göstermek için şiddete yönelirler. Düşünce üretimi temelinde amaç belirleyenler donanımlı olanlardır. Dolayısıyla bunlar, silahı ve şiddeti temel almaktan uzak dururlar.
Şimdi sormak gerekir; PKK/Dem, neden silah kullanmaktadır? Ne uğruna terörden medet ummaktadır? Çünkü ne ürettiği bir düşünce ne de halkın çıkarlarına denk düşen bir amaçları vardır. Estirdikleri terör, hiç de sıradan, rastgele hedefler için değildir. Tersine, planlı, Orta Doğu karanlığının belirlediği amaçlara hizmet eden terördür. Bugün Kürdistan Bölgesel Yönetimi topraklarında PKK/Dem’in estirdiği terörü bu çerçevede değerlendirmek gerekir. Üstelik terörle at başı yürütülen yalan üzerine inşa edilmiş müthiş bir propaganda yapılmaktadır. Malum, ‘Yalan ne kadar büyük olursa inananlar o kadar çok olur’ düşüncesiyle adeta ‘savaş paniği’ atmosferi egemen kılınmak istenmektedir. Böylesi bir hareket tarzı, bizlere, ikinci dünya savaşı öncesi Almanya’sını hatırlatmaktadır. Güçsüzlük ve korku, yalan üretmenin baş aktörleridir. İşte, PKK/Dem’de bunu yapmaktadır.
Kürt aydınları ve politikacılarının özellikle bu günlerde, PKK/Dem’in bu konumuna dikkat çekeceğine inanıyorum. Ve en önemlisi de; bireylerin ve toplumun sosyal davranış biçimlerine etki edecek birçok alanda sosyal kurumlaşmanın adımlarını atmaya başlaması elzemdir.
21.07.2024
Baki Karer

Hiç yorum yok: