Politik
alanda dünyanın en kaygan yeri Ortadoğu’dur. Bırakın yıllık, aylık değişimleri,
günlük ve hatta saatlik değişimlerin sahnelendiği bu Bölge’de ayak üstü
kalmanın zorluklarını herkes bilir. Ufak bir kıvılcım, hareketlilik, önceden
kurulmuş dengeleri yerle bir edip yeni dengelerin oluşmasını sağlayabilir. Bu
nedenle siyasetçi olarak ayakta kalma çok zordur. Kimin ne kadar kalıcı, ne
zaman ve nasıl gideceği yönünde öngörüde bulunmanın hemen hemen imkansız olduğu
bir bölgedir Ortadoğu. Şu günlerde yine en hareketli günlerini yaşamakta; daracık
bir sahada birbiriyle kavga eden, yine birbiriyle ittifak yapan ülkeleri
saymaya kalkışsak sayfalar tutar. Bu ülkelerin etrafında kümelenmiş paydaş grup
ve örgütlenmeler ise, işin cabası. Bu kadar karmaşıklığı biraz sadeleştirecek
olursak; bir tarafta Musul kenti ABD öncülüğünde İŞİD’den temizlenmeye
çalışılıyor. Diğer tarafta ise Türkiye, İŞİD’e yönelik EL-Bab kasabasında
operasyon yapmakta. Basit gibi gözüken bu iki operasyonun arka planını,
dünyanın yeniden bölüşümü oluşturmakta. Her iki tarafın içinde taşıdığı
değişkenliğe rağmen bu gün için iki ayrı noktada ortaya çıkan mevzilenmenin,
dünya için ciddi tehlikeler içerdiğini söylemek mümkün.
Şimdi herkes pür dikkat bir noktaya eğilmiş durumda; Şengal. Ortadoğu’da
devler güreş tutarken, Şengal nereden çıktı ya da Şengal’in önemi ne? Evet,
Bölge’de mevzilenmiş olanların devasa güçlerine bakıldığında, Şengal gibi küçük
ve üstelikte az nüfusa sahip bir bölgenin üzerinde bunca kıyamet neden
kopartılıyor? Bana kalırsa, Şengal, hem Bölge’nin geleceğine yön vermede, hem
de G.Kürdistan’ın kaderini çizmede belirleyici diyebileceğim bir öneme sahiptir.
Bu biraz da İkinci Dünya Savaşı yıllarında Stalin’in Satalingrad’da çizdiği
hatta benzer. Hitler güçlerinin bu hattı geçmesi, Moskova açısından bir yenilgi
olarak görülür. Şimdi bu noktada şunu söylemek gerekir; Şengal’de kaybeden
kesin yenilgiye gidecek, kazanan taraf zaferini ilan edecek. Buradaki zafer
sadece askeri açıdan değerlendirilmemeli. Şengal’de elde edilecek zafer,
yıllardan bu yana iğne ucuyle elde edilen, kanla ve göz yaşı ile yoğrulmuş
kazanımlarla bu günlere gelmiş Kürt Bölgesel Yönetimi’nin, geri dönüşü
olmayacak biçimde toprağa daha bir kök salmasını sağlayacaktır. Ya zaferle taçlanacak
tavizsiz bir tavır takınılır ya da arkadan saplanmış olan hançerle son nefesin
çıkması beklenilir. G. Kürdistan halkı ve onun siyasal önderleri bu gerçeğin
bilincinde olduğu kanısındayım.
Şengal üzerine malum tartışmalar başını almış gidiyor. Tartışmayı
başlatanın PKK olduğunu tekrar belirtmeye gerek yok. PKK orada ‘Çaycı Oğlan’, daha
açık bir deyimle, Güney Kürdistan Yönetimini arkadan hançerleme görevini bir
kere daha yüklenmiş durumda. Ama bu seferki ‘Çaycı Oğlan’cılık biraz farklı kesimlerce
finanse edilmekte; arkasında daha çok İran’ın olduğu bilinmekte. ABD’yi de
unutmamak gerekir. Ama ABD şimdilik daha çok ‘bekle gör’ taktiğiyle yetinmekte.
Ağırlıklı olarak Kerkük petrollerinin pazarlanması konusunda Barzani yönetimine
karşı kızgın. Ben birçoklarınca ‘Kürt Bölgesel Yönetimi ABD’yi temel ittifakçı
güç olarak görmesi gerekir’ yönlü dillendirilen düşünceye katılmıyorum. Amerika’nın
ne kadar güvenilmez ittifakçı bir güç olduğunu Kürt halkı tecrübelere dayanarak
bilmektedir. İran’ın desteğini bildiği halde, PKK’nin Şengal’de sorun
yaratmasına göz yummaktadır. PKK için yapılan son açıklamalar ciddiyetten
uzaktır. ABD Bölge’de ittifak ilişkilerini ve nasıl hareket edeceğini biraz da ağzına
burnuna bulaştırmış durumda; baştan, çıkış noktasında umduklarını bulamamanın
verdiği şaşkınlığı üzerinden atmış değil henüz.
PKK
Kürt Bölgesel Yönetimi’ni Tahran-Bağdat arasına mahkum etmek için son bir hamle başlatmış durumda. Başarılı
olup olmayacağı Mesut Barzani ve hükümetin takınacağı dirençli tavra bağlı. Şu
anda Kürt bölgesel Yönetimi Ortadoğu’ya verilmek istenen yani düzenlemede
önemli bir rol oynamakta. Barzani ve ekibinin hemen her alanda yürüttüğü
başarılı girişimler sonucu, G.Kürdistan merkezi rol oynayan bir konuma
gelmiştir. Artık Kürdistan’ı es geçerek Ortadoğu’da politika yürütecek bir
devlet yoktur. Süper güçlerin bile destek almak zorunda olduğu bir Kürdistan
yönetimi sözkonusudur. Eğer Ortadoğu’da yeni sınırlar çizilecekse, Kürt
Bölgesel Yönetimi’nin onaylayacağı sınırlar çizilecek. Elbette bu durumunun bir
adım daha ileri boyutu Birleşmiş Milletler’dir. İşte PKK’nın ‘Brakujî’
masallarını ortaya atıp, bir çok çevreyi de ağına takmasının bir nedeni de budur.
Biraz uzun olacak ama bu noktada bazı tavırlar üzerine de durmak gerekecek.
Şengal’de yaratılmak istenen fiili durumla birlikte ‘Brakuji’ tartışması başını
almış gidiyor. Brakujiyi ağzına pelesenk etmiş olanlardan, Kazan Deresi’nde bilerek ölüme gönderilen
2500 genç hakkında olumlu veya olumsuz tek bir kelime veya herhangi bir protesto
işiten var mı? Bırakalım Kazan Deresi’ni,
daha dün denilecek bir zaman biriminde Şırnak’ta, Cizre’ de, Lice’de on bin gencin
katline sebeb olanlar için, ‘15-16 yaşında çocukları ölüme sürüklemeyin’ diye
bir çıkışta bulundular mı? Hatta bu on bin gencin bir çoğu arkadan
kurşunlanarak katledildi. Demek on bin gencin ölüme götürülmesi karşısında
sesini yükseltme cesareti gösteremeyenlerin, Şengal’de ‘Brakuji’ üzerine
destanlar yazmaya kalkışmaları pek hayra alamet değil. Bir dost bana telefon
açarak ‘Brakuji’ üzerine yazılmış bir makaleyi okuyup okumadığımı sordu. Bir
süre sonra makaleyi okudum, makaleyi kaleme alan kişi ve efradı pek tanıdık; yıllardır
‘Derin Devlet’ denilen karanlık güçlerin emirinde faaliyet gösteren ve ‘Apocu
gençlik Kürdistan’a izin vermez’ diye bağırıp çığıran Apocu müridin komutası
altında çalışanmış. Bunlar aynı zamanda bir ekip. İşte ‘Brakuji’ tartışmalarını
ayyuka çıkaranlar bunlar. Çok iyi tezgahlanmış, planlanmış sinsi bir oyun
çevrilmekte. İyi niyetli düşünen bazılarını bile ağlarına takmaktadırlar. Sonuçta
gerçekler tüm çıplaklığıyla görülecektir. Sosyal şöven örgütlenmelerin bir
parçası olanlar, ne zamandan bu yana ‘Brakuji’ kavramına dahil edilmeye başlandı?
Her neyse. Türkiye’de ‘Ulusalcı’ diye bilinen takımın alt basamağını oluşturanların,
Şengal’de yaratmak istediği fiili durumda başarılı olacağını düşünmüyorum.
Baki Karer
30.12.2016