12 Nisan 2022 Salı

SIĞITRMAÇLARIN ZIBIRTLIĞI

 

SIĞITRMAÇLARIN ZIBIRTLIĞI  

    Zaman kavramı fizik, felsefe, matematik açısından ele alındığında aynı ve tek tanımlamanın geçerli olmadığını hemen herkes kabul eder. Ama zamanı süre olarak ele alırsak ölçü birimi ile karşılaşırız; günler, haftalar, saatler, dakikalar v.b biçiminde. Bizler, zamanın belli bir kesitiyle sınırlı yaşam sürdürürüz. Bu süre içinde bazılarının senkronize olamama durumuyla karşılaşması olasıdır. Yani hemen herkes, zamanı kavrayacak beyin gelişmesine sahip olmayabilir. Bazıları, nöronlarını harekete geçirecek iletkenlikten yoksundur. Ama öbür taraftan, dışardan verilen mikrodalga ışınlarıyla hareket ettirilme beleşçiliğine bayılırlar; çünkü dumura uğramışlardır, sürekli dürtüklenmeleri gerekir. Ayakları üzerinde duracak güç ve cesarete sahip olmadıkları için itiklenmeyi veya dürtüklenmeyi alışkanlık haline getirmişlerdir. Oysa bu durum, evren içinde ‘ben de varım’ deme cesaretinden yoksunluktur.

    Böylesine medeni cesaretten ve düşünme yetilerinden yoksun olanlardan bazıları, yanar döner ışıldak benzeri ortalıkta dolaşmaktan çekinmezler; yalanlarıyla içinde yaşadığımız süreci tanınmaz hale getirmenin gayreti içinde olmayı bir marifet sayarlar. Hem nalına hem mıhına vurarak, daha doğrusu gerçekleri alt üst ederek ilerlemenin uğraşını verirler. Neden? Sergiledikleri bu tür davranışlarla gerçeklerin üstünü örtülemek ve yaşamları boyunca tartışmalı kişiliklerinin açığa çıkmasını engellemeyi başaracaklarını zannederler. Bunlar ’Yalancı Tanıklar Kahvesi’nin Muhsin’i* misali kapıldıkları aşağılık duygusuyla Enver’lerin Cemil’i olmayı gözü kara kabul edenlerdir. Şimdilerde öylesine paçavra haline gelmişler ki, eşikten geçerken önce sağ ayağı atmayı unutan sen miydin yoksa ben miydim tartışmaları yapmaktalar, hem de hiç yüzleri kızarmadan.

    Bu nedenledir ki, sabah Barzani ailesine, öğleyin Kürdistan Bölgesel Yönetimi’ne, akşam olduğunda da Kuzeyin Kürt ileri gelenlerine ağzına gelen küfürleri sarf etmekten çekinmemekteler. Önümüzdeki süreçte daha da saldırgan hale gelecekler; PKK’nin Güney Kürdistan Yönetimi’ne yönelik hainlikleri hızlandıkça, bunlar da Kuzey’de önlerinde dikilen herkese karşı kampanyalarına hız verecekler. Dört elle hazırlıklar yapılıyor. Ama çabaları beyhude.

    Mitomani pençesinde kıvranan böylesi tiplere bazıları iyi niyetinden, bazıları da silik yaşamlarından ne pahasına olursa olsun kurtulma umuduyla destek vermekte. Kapı aralığında dedikoduyu meslek edinmiş ortam kızıştırıcı kimileri de, karşı olduklarını söylemelerine rağmen ileri iteklerler. En tehlikeli olanlar da bunlardır. Bunlar PKK’ye, Kandile ve yüzer-gezerdeki soysuza karşı olduklarını iddia ederler. Oysa hayatları yalandır; PKK’nin, Kandilin koltuk değnekçileridir.

    Ayrıca PKK’nın ilk İŞİD’ci müfrezesinin sorumlusu olarak görev yapmış, peşmerge yakmaktan, kurşuna dizmekten büyük haz almış olan biri, gayet sinsi yöntemlerle masum gösterilmeye çalışılmakta bu günlerde. PKK ve bel paçavralarına, Kandil’e hain deme yasaklanacakmış! Hatta ‘PKK gerillalarına’ söz söyletilmeyecekmiş…Ağrı Dağı’nın zıpçıklarının üzerinde durduğunu iddia eden bu İŞİD’ci bücür, kaya parçası olup başımıza düşecekmiş!

    Dahası da var; İçerde yatarken hapishane görevlilerine aşüfte rollerle en ahlak dışı servis hizmeti yapan bir ahlaksız, olmadık dedikodularla orada burada boy göstermekte. Bu şahsın içerden çıktıktan sonra bordolu bir ajan olduğunu herkes bilir. Rojava’da PYD-YPG çöplüğünde gagalanan, Güneyde KBY’ne karşı Kandil/PKK hizmetinde olan, Kuzeyde PKK/HDP’nin ökçesini yalayan bu ajan, çok iyi tanınmalı; öbür yakadan, görevi icabı Erivan’dan havlanır.

    Her zaman olduğu gibi, bu sefer de açık açık söylüyorum; PKK/HDP ve tüm yan kuruluşların her biri Kürt/Kürdistan düşmanı hain yapılardır. Gerilla merilla falan yoktur, hiçbir zaman da olmamıştır, sadece Kürt halkını arkadan hançerleyen çapulcuk yapılmıştır. PKK’nin soykırımcılığını kimse örtüleyemez. Karşı iddiada bulunan hainler varsa eğer sinsilik yapmadan, açıkça kendini ortaya koymalıdır. Kimse beni dile getirdiğim böylesi gerçeklerden geri durduramaz. Çamurlarınız havada kalır, boşunadır, bunu bilesiniz.

    Şu veya bunun iyi niyetini, saflığını, temiz Kürt duygularını, sergilenen bireysel özgüveni ve fedakarlıkları tartışmıyoruz; sonuçta örgütlendirilmiş bir yapıyı tartışıyoruz. Bu aralar bu sahte pehlivanları daha çok göreceğiz. Dedi kodu ve yalanlara dayalı yelin nereden estirildiği çok iyi biliniyor. ‘Biz PKK’ya karşı değil, Öcalan’a karşıyız’, ‘gerillayı sahipleniyoruz’, ’mücadelemizi harcatmayız’, ’şehitler verdik’, PKK’ya emek verdik’ benzeri yutturmacalarla her geçen gün daha fazla çirkinleşiyorsunuz. Ya PKK’dan adam gibi ayrılın ya da aşağılık gizli PKK’cılık oynamayı bırakın. Müritliğinize son vermelisiniz. Ne maddi çıkar uğruna, ne isim yapma adına, ne de tehditlere karşı boyun eğilmemeli. Halk adına geleceğin tek garantisi, başı dik ve onurlu yaşamdır.

2002.04.12

Baki Karer

Hiç yorum yok: