2 Ekim 2021 Cumartesi

 

İKTİDAR KAVGASININ HIRÇINLIĞI

 

    Cumhuriyet Halk Partisi’nin Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu 19 Eylül’de verdiği demeçle ‘Kürt sorunu’nu Halkların Demokratik Partisi ile çözeceğini söyledi. Çözeceği yerin de Büyük Millet Meclisi olduğunu özellikle belirtti. Demeç duyulur duyulmaz, hemen her kesimden yorumlar ve tavsiyeler arka arkaya geldi. Öylesine bir atmosfer oluştu ki sihirbazın değneğini sadece masaya indirmesi kaldı; değnek masaya vurulduğu anda bir şimşek hızıyla çözüm kendini gösterecek ve hemen herkes mutlu ve mesut köşesine çekilecek… Ne âlâ! Sorunun çözümüne yönelik böylesi bir buluşa kim itiraz edebilir ki?

    Elinde sihirbaz değneğiyle dolaşan bir CHP var. Bahsettiği ‘Kürt sorununu’ HDP denilen bir Türk partisiyle çözümleyeceğini söyleyerek ortalığı velveleye verdi. CHP’nin tarihini ve uygulamalarını bilen hemen herkesin bu demeçte bir puştluk olduğunu bilir. ‘Puştluk’ diyorum çünkü, sorunun yaratılmasında belirleyici rol oynayan ve ne pahasına olursa olsun kördüğüm olarak kalmasında direten CHP’dir. PKK’nin arkasındaki derin devlet gücüne yön verenlerin başında gelenlerden biri de CHP’dir. Bu konuda kimsenin kuşkusu olmaması gerekir.

    Zaten uzun dönemdir ‘al gülüm ver gülüm’ taktikleriyle aklın araçsallaştırılması söz konusudur. Kürt halkının aklıyla oynandığı gibi Türk halkının da aklıyla oynanmakta. Nesnel gerçeklilik bir tarafa bırakılarak popülerliği temel alan bir anlayışla sorunlar geçiştirilmeye çalışılmakta. Önceleri ekonomik indirgemeci bir anlayışla mevcut iktidara karşı tavır geliştirilirken, bu günlerde bunun işe yaramadığı ve toplumda pek de karşılığı bulunmadığı fark edildi. Yoksulluk, fakirlik edebiyatıyla toplumun harekete geçirilemeyeceği, bu anlayışın her zaman ve her koşulda işe yaramayacağı nihayet kabul edildi.Özellikle küreselleşme koşullarında toplumsallıktan ayrıştırılmak istenen sanat, endüstrileşme sürecinde popülerliğe nasıl kurban edilmek isteniyorsa, CHP de Kürt halkının sorunlarını popüler kültür içinde unutturmaya çalışmakta. Daha doğrusu popülerliği körükleyerek Kürt ulusunun içinde bulunduğu statüyü kendisi için bir kazanca, kâra dönüştürmeye çalışmakta. Asimile edilmiş, boyun eğdirilmiş, efendisine hizmetçiliği yarış olarak kabul etmiş bir kesimin desteğinde iktidar olmanın koşulları yaratılmak isteniyor. Bir toplumda, ulusta hizmetçiliği içselleştirmenin çabalarından daha tehlikeli bir şey olamaz. Bu tutum ve davranış, Dersim ya da Zilan katliamından daha beterdir.

    Genel seçimlerin yapılacağı tarih yaklaştıkça, popüler bir deyimle, ‘Kürt kökenli Türklerle’ bir masa etrafında geçmişi yad etmede bir sakınca görülmemekte. Yeniçerilerin suçluyu yakaladığında ‘hoopp güümm’diye yere vurması misali, terbiye edilmişlerden hareketle, Kürdün bitirildiğine tüm bir toplum inandırılmak istenmekte. Bildik senaryoların tekrarı…

30.9.2021

Baki Karer

Hiç yorum yok: