PKK’nin
Talibanlarla Benzerlikleri
Afganistan’da Talibanlar’ın iktidara gelişiyle
birlikte rejim değişikliği oldu. Öncelikle Taliban ile El-Kaide arasında
farklılıkların olacağını sanmıyorum.
İslamcı geçinen bu tür örgütlenmelerinin 21’ci yüzyılın yüz karası olduğunu
söylemeye bile gerek yok. Daiş, El Kaide, PKK, Taliban benzeri yapılanmaların, ister
devlet düzeyinde, ister örgüt düzeyinde olsun, içinden çıktıkları halklara
karşı her türlü terörü uyguladıkları bilinmekte.
Afganistan’da hızla inşa edilmeye başlanan
çağdışı rejime karşı ‘modern Batı’nın tutumu, muhtemel ortaya çıkacak olan göç
sorunuyla sınırlıdır. Yani kargo uçaklarının tekerlerine takılı kalan demokrasi
ve insan hakları sorunu karşısında Batı’da bir konsensüs oluştuğunu artık
görmek gerekir.
Son birkaç günden bu yana, Afganistan’la
Kürdistan Bölgesel Yönetimi arasında benzerlikler aramaya çalışanlara sıkça
rastlanmaya başlandı. Bunlar arasında benzerlik bir yana, birbirine zıt yönetim
biçimleri oldukları tartşılmazdır. Ama Afganistan’da iktidar olan Talibanlar
ile PKK arasında çokça benzer yanların olduğunu söyleyebilirim.
Talibanlar’ın PKK ile benzer yanlarından en
başta geleni; her ikisinin de Selefi anlayışı doğrultusunda örgütlenme biçimini
temel almasıdır. Her ikisinde de aklın geri plana atıldığı bilinir. Kendilerini
bir varlık olarak kabul etmezler. Düşünmeyi, sorgulamayı tanrılarına isyan
olarak kabul ederler. O nedenle söyleneni olduğu gibi kabul edip, kendilerini hiçleştirdikleri
oranda tanrılarıyla bütünleştiklerine inanırlar. İnandıkları, ya da kabul
ettikleri tanrılarsa, şef veya lider olarak gördükleridir.
PKK ile Taliban’ın benzer bir başka yanı,
her ikisinin de halkını düşman görmesidir. Bu nedenle içinden çıktıkları halka
karşı sürekli işkence yaparlar ve cinayetler işlerler. Taşlama ve taş altı
yapmayı günlük ibadetlerinin bir parçası olarak görürler. Aklını kullananlara,
düşünenlere, bilime inananlara olan düşmanlıklarını söylemeye bile gerek
yoktur. Eğitimsiz ve aydınlanmamış bir toplum yaratmayı arzularlar. Her ikisinde de mağara yaşamı esas alındığı
için elli ya da en fazla yüz kelimeyle kendilerini ifade etmeye çalışırlar;
şehit, şahadet, önderlik, lider, silah, ölüm vb. birkaç kelimeyle yetinme
bunların en önemli ortak özellikleridir. Bu nedenle, dilin, sanatın edebiyatın,
kültürün gelişmesini, serpilmesini terörle, cinayetlerle önlemeyi bir ibadet
olarak kabul ederler.
Bir diğer ortak nokta ise; her ikisi de
uluslararası arenada karanlık güçlerin piyonudurlar. Birbirine en zıt noktada
olan karanlık güçlere hizmet etmekten zevk alırlar. Bunlar örgütsel çıkarları
uğruna kendi halklarını arkadan hançerlemeyi bir görev olarak kabul ederler. Sınır
tanımaz bir hainlik içindedirler. Çünkü karanlık güçlerin emrinde başka türlü
ayakta kalma imkânları yoktur.
Çok önemli gördüğüm bir ortak yanlarına
daha değinmeden geçmemek gerekir; esrar, eroin kaçakçılığı…Taliban ve PKK çalışmadan
yemenin, asalak yaşamlarını sürdürmenin kestirme yolunu esrar, eroin
kaçakçılığında görür. Bu konuda bağlı oldukları karanlık odakların her türlü
desteğini alırlar. Ayrıca sadece kaçakçılıkla yetinmeyip, silah zoruyla halktan
topladıkları haraçlar da ayrı bir sorundur.
Sonuç olarak; Afganistan’da yaşananların ulus
devlet trajedisi olmadığı ortadadır. Bu noktada Talibanla PKK’nin buluştuğu en
önemli nokta; Talibanlar ulus devleti arkadan hançerlerken, PKK de ulus devlet
olma kavgasını verenleri karanlık güçlerle iş birliği içinde arkadan vurmanın
mücadelesini veriyor. Bunların her ikisi de yüzyılımızda çöküntünün ve utancın kaynağıdır.
Trajedi olan Taliban ve Pkk’nin kendisidir.
09.04.2021
Baki Karer
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder