Küreselleşme Üzerine
Koronavirus
(Covid-19) salgınının pandemiye dönüşmesiyle birlikte küreselleşme üzerine de
tartışmalar yeniden alevlendi. Bu salgın hastalıkla birlikte, toplumların
yaşamında ‘hiçbir şeyin eskisi gibi olmayacağı’ yönlü çok iddialı düşünceler
ileri sürülmekte. Bu dönemde yapılan tartışmaların bir çoğunu kabullenme çok
zor; çoğu ciddiyetten uzak ve komplocu. Şimdiye kadarki salgın hastalıklar ortaya
çıktıkları toplumlarda ve genelde dünya düzeninde ne kadar değişikliklere yol
açmışsa, koronavirüste günümüzde o kadar değişikliklere yol açacaktır.
Koronavirüs salgınının elbette önemli sonuçları olacaktır. Ama yeni bir
çağ açıp kapatacak kadar değil herhalde. Özellikle Sovyetler Birliği’nin
yıkılmasıyla birlikte hız kazanmış bir küreselleşme olgusu var. Bu süreç, yine doğal seyrinde devam edecektir. Yani postmodern
bir sürecin yaşanmayacağını söyleyebiliriz. Uzun yıllardan bu yana ortaya
çıkmış ve önümüzdeki süreçte de yeni teknolojik gelişmeler eşliğinde devam
edecek olan modernite, yeni toplumsal ilişkilere göre biçimlenecektir.
Son
tahlilde küreselleşme, kapitalist gelişmenin bir aşaması olan emperyalizmden
bağımsız olarak ele alınamaz. Küreselleşme 1930’ ların, 1940’ların, hatta
1970’lerin devlet/toplum/birey ilişkilerinde çok ciddi değişimlere yol
açmıştır. Bu dönemde her alandaki farklılıklar kendini daha net olarak ifade
etmeye başlamıştır. Geçmişte hemen her alanda mutlak egemenliği temel almış
burjuvazi, farklılıkları kabullenmeye, tahammüllü olmaya başlamıştır. Bunda sermayenin
akışkanlığının önemli bir payı vardır. Neo-liberal politikanın uygulanışında
yaşanan değişimler, burjuva iktidarlarının da değişime uğramasını getirmiştir. Hem
neo-liberallerin, hem de sosyal demokratların ağırlıklı olarak tek başlarına
iktidar olma olanakları oldukça sekteye uğramış durumdadır. Küreselleşmeyle
birlikte her iki kesimde de ayrışmalar kendini göstermiştir. Serbest Pazar
ilişkileri içinde yeni iktidar adayları veya iktidar ortakları ortaya
çıkmıştır. Sanayileşmiş ülkeler bu sorunu, iç çatışmalara vardırmadan aşmayı
başarmaktadır; örneğin kültür, kimlik, cinsiyet vb. daha birçok alandaki
farklılıklar, bir noktada ‘eritilmekte’dir. Ama gelişmekte olan ve geri kalmış
ülkeler, zaman zaman şiddetli çatışmalara sahne olabilmekte.
Küreselleşmeyle birlikte sermayenin gezginciliği, Hindistan, Pakistan,
Tayland gibi ülkelerin bile en ücra köşelerinde kapitalist ilişkilerin
gelişmesinde önemli rol oynamış ve serbest pazarın egemen hale gelmesine neden
olmuştur. Dünyanın bu bölgelerinde şehirleşme oranını hızla yükselterek imalat
sermayesi temelli yoğun bir işgücünün oluşmasını sağlamıştır. Bu bölgelerde
yoğunlaşan ucuz işgücünün ne kadar direngen olduğu veya olacağı tartışmalıdır.
Esas değinmek istediğim nokta, bahsedilen ve benzeri ülkelerde yoğunlaşan
işgücünün ne kadar edilgen veya direngen oluşu değil, ucuz işgücü ve yüksek kâr
peşinde koşan sermayenin ulusalla yerel arasındaki farklılıkları kaldırmasıdır.
Yeni dünya düzeni olarakta adlandırılan küreselleşmenin, ulus ve ulus bilincini
örsülediğini iddia edenler de var. Bu tartışmalı bir konu. Çünkü küreselleşme
bir diğer yanıyla da yerelin ulusallaşmasına, yani modern ulusa evrilmesine yol
açmakta. Yine ulus bilincini geliştirmekte; aşiret milliyetçiliğinin yerini
ulus milliyetçiliğinin almasına neden olmakta. Ortak dili yaygınlaştırarak, bu dilin
etrafında ulusal kişiliğin oluşmasına ve ulus devletlerin de bu farklılıklar
karşısında geri adım atmasına, farklılıkları kabullenmesine yolaçmaktadır.
Tüm bunlar küreselleşmenin bir yönüdür. Olaya bir de diğer açıdan bakmak
gerekir. Sonuçta vahşi kapitalizmin toplumsal yaşantımızda yolaçtığı sonuçları
tartışmaktayız. Aslında küreselleşme, bir çok olumsuzluğu toplumda/bireyde
içselleştirmeye çalışmakta. Kültürü tekdüzeleştirmesi, tek boyutlu toplum
oluşturma gayretleri, toplum ve bireyi şöyle veya böyle düzene entegre etmeyi
amaçlaması elbette tartışılması gereken önemli konulardır.
Küreselleşme tüm bu olumlu ve olumsuzluklara rağmen önümüzdeki süreçte
dijitalleşme ağırlıklı olarak doğal seyrinde devam edecektir.
31.03.2020
Baki Karer
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder