Ortadoğu’da Yeni Bir Evre mi?
Cuma
sabahı 3 ocak 2020’de İran’ın Ortadoğu’da askeri faaliyetlerini yönlendiren
komutan Amerika Birleşik Devletleri tarafından öldürüldü. Bu kişi epey zaman
önce ABD tarafından terörist olarak ilan edilmişti. Bu eylemin İran dışında,
başka bir ülkede yani Irak toprakları üzerinde yapılmış olması her açıdan ayrı
bir anlam ifade etmekte. Bir ülkenin askeri komutanına bir başka ülkenin askerlerince
‘vur’ emri verilmesi, en son noktada verilecek bir karardır. Burada savaş göze
alınmış demektir. Böylesi kararlar, diplomasinin her açıdan tıkandığının
ifadesidir. Ama tüm bunlar geçerli genel
kurallar çerçevesinde düşünüldüğünde böyledir. Bu genel kurallar sözkonusu
Ortadoğu olduğunda acaba geçerli midir? İşte burada biraz düşünmek gerekir.
Malum 21.yüzyılda devletler arası çatışma ve çelişkilerin bir özelliği de,
çatışan tarafların birbirleriyle direk karşı karşıya gelmemeye özen
göstermesidir; devletler çatışma alanlarında çıkarlarını birbirlerine kabul
ettirmek için örgütledikleri piyonları kullanmaktadır. Bu taraflarca sürdürülen
daha uzun vadeli ve yıpratıcı bir savaş türüdür. Bunu süper güçler de, bölgesel
güçler de uygulamaktadır. Bugün daha çok Irak, Suriye, Yemen, Lübnan, Somali ve
Libya süper ve bölgesel güçlere hizmet veren piyon örgütlenmelerle doludur.
Bölgede
bahsettiğimiz piyon örgütlenmelerin başını çekenlerden biri de, malum Pkk ve
yan oluşumları Hdp-Pyd/Ypg’dir. ‘Başını çekenlerden biri’ diyerek Pkk’ye
özellikle vurgu yapmamın bir nedeni de, Pkk’nin diğer ihanet bataklığına düşmüş
güçlerden tamamen farklı özelliklere sahip olmasındandır. G.Kürdistan’da Kasım
Süleymanı’nin önderliğini kabul etmiş ihanetçi güçlere bakıldığında, en azından
Kürt olduklarını kabul ederler, Kürtçe konuşurlar ve çoğunlukla Kürt gelenek ve
görenekleriyle çelişmezler. Ama Pkk, ihanet zemininde bile hemen her konuda
bunlardan ayrılır. Pkk Kürtçe konuşmaz, yani Kürt diline karşıdır. Kürt kültürüyle,
gelenek ve görenekleriyle tam anlamıyla zıtlık içindedir. En önemlisi de, Kürt
olduğunu kabul etmez. Türk dilini ve kültürünü egemen kılmada köprü görevi gören
bu güruh, Türkçülük akımının Kürt halkı içindeki temsilcisidir; Pkk Uygurcudur,
Göktürkçüdür, Çetnikçidir... Kürt gerçekliğine karşı tuzaklanmış bir Truva’dır
ya da Meksika’nın Dona Marino’sudur. Kürdün La Malinche’leri olarak adlandırılmaya
hak kazanmıştır.
İran’la Amerika Birleşik Devletleri arasındaki karşılıklı zıtlaşma yeni
değil. Bu zıtlaşma her an sıcak savaşa dönüşebilir. Çıkacak bir savaşın mutlak
kazananı olacağını sanmıyorum. İran askeri açıdan ABD’ye karşı koyacak güçte
değildir ama ABD’de İran’ı işgal edecek gücü kendinde göremez. Bu açıdan sıcak
savaş hem İran’a, hem de ABD’ye pahalıya mal olacaktır. Ama savaş sonrası İran
bugünkü gücünü kesinlikle koruyamaz. Gücünü kaybetmiş İran’da rejim
değişikliğinin olup olmayacağını şimdiden kestirmek çok zor ama iç savaş
bataklığına saplanma ihtimali de gözardı edilmemeli. Her gün onlarca insanın
yaşamına sokak ortasında son veren bu rejimin yirmibirinci yüzyılda yeri
olmamalı. Özellikle Kürt halkına karşı işlediği cinayetler, bu kan emici
rejimin özelliğini tartışmasız hale getirmiştir. Bu rejimin gücünü önemli oranda kaybetmesi bile Kürt
halkı başta olmak üzere Ortadoğu halkları açısından çok ciddi kazanımlar elde
edilmesini getirecektir. İran ile ABD arasında çıkacak bir savaş, Ortadoğu’nun
yeni bir evreye girmesini sağlayacaktır.
6.01.2020
Baki Karer
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder