8 Ocak 2020 Çarşamba

Ortadoğu’da Yeni Bir Evre mi?


Ortadoğu’da Yeni Bir Evre mi?

 

    Cuma sabahı 3 ocak 2020’de İran’ın Ortadoğu’da askeri faaliyetlerini yönlendiren komutan Amerika Birleşik Devletleri tarafından öldürüldü. Bu kişi epey zaman önce ABD tarafından terörist olarak ilan edilmişti. Bu eylemin İran dışında, başka bir ülkede yani Irak toprakları üzerinde yapılmış olması her açıdan ayrı bir anlam ifade etmekte. Bir ülkenin askeri komutanına bir başka ülkenin askerlerince ‘vur’ emri verilmesi, en son noktada verilecek bir karardır. Burada savaş göze alınmış demektir. Böylesi kararlar, diplomasinin her açıdan tıkandığının ifadesidir.  Ama tüm bunlar geçerli genel kurallar çerçevesinde düşünüldüğünde böyledir. Bu genel kurallar sözkonusu Ortadoğu olduğunda acaba geçerli midir? İşte burada biraz düşünmek gerekir.

    Malum 21.yüzyılda devletler arası çatışma ve çelişkilerin bir özelliği de, çatışan tarafların birbirleriyle direk karşı karşıya gelmemeye özen göstermesidir; devletler çatışma alanlarında çıkarlarını birbirlerine kabul ettirmek için örgütledikleri piyonları kullanmaktadır. Bu taraflarca sürdürülen daha uzun vadeli ve yıpratıcı bir savaş türüdür. Bunu süper güçler de, bölgesel güçler de uygulamaktadır. Bugün daha çok Irak, Suriye, Yemen, Lübnan, Somali ve Libya süper ve bölgesel güçlere hizmet veren piyon örgütlenmelerle doludur.

    Bölgede bahsettiğimiz piyon örgütlenmelerin başını çekenlerden biri de, malum Pkk ve yan oluşumları Hdp-Pyd/Ypg’dir. ‘Başını çekenlerden biri’ diyerek Pkk’ye özellikle vurgu yapmamın bir nedeni de, Pkk’nin diğer ihanet bataklığına düşmüş güçlerden tamamen farklı özelliklere sahip olmasındandır. G.Kürdistan’da Kasım Süleymanı’nin önderliğini kabul etmiş ihanetçi güçlere bakıldığında, en azından Kürt olduklarını kabul ederler, Kürtçe konuşurlar ve çoğunlukla Kürt gelenek ve görenekleriyle çelişmezler. Ama Pkk, ihanet zemininde bile hemen her konuda bunlardan ayrılır. Pkk Kürtçe konuşmaz, yani Kürt diline karşıdır. Kürt kültürüyle, gelenek ve görenekleriyle tam anlamıyla zıtlık içindedir. En önemlisi de, Kürt olduğunu kabul etmez. Türk dilini ve kültürünü egemen kılmada köprü görevi gören bu güruh, Türkçülük akımının Kürt halkı içindeki temsilcisidir; Pkk Uygurcudur, Göktürkçüdür, Çetnikçidir... Kürt gerçekliğine karşı tuzaklanmış bir Truva’dır ya da Meksika’nın Dona Marino’sudur. Kürdün La Malinche’leri olarak adlandırılmaya hak kazanmıştır.

    İran’la Amerika Birleşik Devletleri arasındaki karşılıklı zıtlaşma yeni değil. Bu zıtlaşma her an sıcak savaşa dönüşebilir. Çıkacak bir savaşın mutlak kazananı olacağını sanmıyorum. İran askeri açıdan ABD’ye karşı koyacak güçte değildir ama ABD’de İran’ı işgal edecek gücü kendinde göremez. Bu açıdan sıcak savaş hem İran’a, hem de ABD’ye pahalıya mal olacaktır. Ama savaş sonrası İran bugünkü gücünü kesinlikle koruyamaz. Gücünü kaybetmiş İran’da rejim değişikliğinin olup olmayacağını şimdiden kestirmek çok zor ama iç savaş bataklığına saplanma ihtimali de gözardı edilmemeli. Her gün onlarca insanın yaşamına sokak ortasında son veren bu rejimin yirmibirinci yüzyılda yeri olmamalı. Özellikle Kürt halkına karşı işlediği cinayetler, bu kan emici rejimin özelliğini tartışmasız hale getirmiştir. Bu rejimin  gücünü önemli oranda kaybetmesi bile Kürt halkı başta olmak üzere Ortadoğu halkları açısından çok ciddi kazanımlar elde edilmesini getirecektir. İran ile ABD arasında çıkacak bir savaş, Ortadoğu’nun yeni bir evreye girmesini sağlayacaktır.

6.01.2020

Baki Karer

 

Hiç yorum yok: