9 Haziran 2017 Cuma

GÜNEY KÜRDİSTAN'DA REFERANDUM


GÜNEY KÜRDİSTAN'DA REFERANDUM

    Çeyrek yüzyıldır federal  bir yapıda yaşamını sürdüren Güney Kürdistan halkı, nihayet bağımsızlık yolunda mihenk taşı özelliğini taşıyan bir adım attı; halkın tercihine başvurmak için referandum kararı alındı. Bu karar, aynı zamanda daha baştan halkın tercihlerine saygı duyulmasını sağlayacak demokratik bir adımdır. Tepeden inmeci değil, halkla birlikte, halkın çoğunluğunun düşüncelerinin geçerli olacağı bir yapılanmanın yükselmekte olduğunu gösterir. Sadece bu kadar değil; Bölge genelinde demokratik gelişmelerin, barışçıl atılımların hız kazanmasına da vesile olacaktır. Yine siperlerinin arkasında gelişmeleri izleyen bazı çevrelerin elinden bir çok bahanenin alınmasını sağlayacaktır. Hiç kimse, halka 'dikte edildi', bağımsızlık sürecinde 'demokratik yöntemlere ve kurallara başvurulmadı' deme hakkına sahip olamayacak. Referandum hem içte, hem de dışta kimlerin hangi zemin üzerinde durduğunu netleştirecektir. Özellikle de içte ortaya çıkacak saflaşma, ulusal bütünlüğün sağlanmasına dinamiklik kazandıracağı için, bazı kargaşalıkların ve bir takım bilinmezliklerin en alt düzeye çekilmesini sağlayacaktır.
    Kürdistan Bölgesel Yönetimi Irak'la birlikte yaşamak için elinden gelen çabayı sürdürmeye çalışmıştır. Maalesef merkezi hükümetten aynı oranda karşılık bulamamıştır. Ne Kürt yönetiminin sınırlarının belirlenmesine yaklaşılmış, ne de Kürt halkının ekonomik sorunlarının çözümüne katkıda bulunmuşlardır. Buyrukçu davrandıkları gibi, hiçe saymaya da kalkışmışlardır. Ne olursa olsun, federal bir yapıdan beklenilen yaklaşımdan uzak kalmayı tercih etmişlerdir. Hele hele Kerkük konusunda Bağdat yönetimi bu güne kadar ayak sürümüştür. Hem de anayasa da belirtilmiş olmasına karşın, Kerkük'ün statüsünün belirlenmesinden yana tavır koymamıştır. 25 Eylül'de yapılacak referandum, Kerkük'ün de geleceğini belirleyecektir.
    Özellikle de Nuri el-Maliki döneminde Irak çok tehlikeli ve kanlı mezhep çatışmalarına sürüklendi. İran'ın da desteğiyle Irak, giderek derinleşen mezhep çatışmaları sonucu, ölümün kol gezdiği bir ülkeye dönüştü. Bu durum ister istemez, Kürt halkını sürekli tedirgin hale getirdi. Kürt toplumu kendini güvende hissetmedi ve her an mezhep çatışmalarına çekilme tehlikesiyle karşı karşıya kaldı. Kürdistan Bölgesel Yönetimi Bağdat yönetimi tarafından giderek, biraz da bilerek terör örgütleriyle 'hizaya' sokulmaya ya da 'terbiye' edilmeye çalışıldı.  Bir dönem El Kaide kullanıldı, sonra da İŞİD'in Musul'u ele geçirmesine ve en gelişkin silahlarla donatılmasına göz yumuldu. İŞİD denilen canavarla Güney Kürdistan teslim alınmaya çalışıldı. Öyle ki El Kaide ve İŞİD saldırılarını en fazla yoğunlaştırdığı dönemde Bağdat, Kürdistan'a karşı silah, para başta olmak üzere her türlü ambargoyu uyguladı.
   Aynı anda bir çok sorunla boğuşarak bugünlere gelen Kürdistan Bölgesel Yönetimi, artık bir yol ayrımına gelmiştir. Sayın Mesut Barzani'nin sevk ve yönetiminde bağımsızlık için referandum tarihinin belirlenmesiyle, ulaşılması gereken hedef en net biçimde ortaya konulmuş olundu. Artık bu yoldan, gelinen bu noktadan geriye dönüş olması mümkün değildir. Hem içerde, hem de dışarıda yoğun bir çaba sarf edilmiştir. Uluslar arası planda yürütülen diplomasi trafiği sonucu, G.Kürdistan, çok önemli aşamalar katetmiştir. Bölgedeki Arap ülkelerinin küçümsenmeyecek bir kesimi bile en azından ses çıkarmama noktasına gelmiştir. Geçmişin Arap milliyetçiliği yerini az da olsa Kürdistan'la çıkar ilişkilerine bırakmıştır. Yani Kürdistan'ın bağımsızlık ilanı için hem bölge genelinde, hem de uluslar arası alanda koşullar gayet uygundur. Türkiye dahi geçmiş dönemlerdeki katı tavrını bırakmış, Kürdistan yönetimiyle hemen her alanda iyi ilişkiler içine girmiştir. Bu gün için ciddi bir engel olarak İran-Irak-Suriye yönetimleri görülmektedir. Bu cephe Güney Kürdistan'ın bağımsızlığını engellemek için ciddi çabalar içinde. Bu günkü koşullarda Kürdistana karşı açıktan savaş ilan etmeleri pek olanaklı gözükmemekte; ciddi bir dirençle karşılaşacaklarını bilmekteler. Uluslar arası konjöktür de böylesi bir savaş ilanına uygun değildir. Ama yine de İran, kullandığı bazı aracılarla Kürdistan Bölgesel Yönetimi'ni istikrarsız ve toprakları üzerinde denetim sağlamaktan aciz olarak göstermeye çalışmakta. Güney Kürdistan'ı Kosova'ın statüsüyle aynı düzeyde tutmanın çabası içinde. Şengal'de sürdürülen provakasyonların bir amacı da budur.
    Bağımsızlık için yapılacak 25 Eylül 2017 referandumunda ezici bir çoğunluğun, % 90 lara varan oranla kabul göreceğine inanıyorum. Sürec içinde G.Kürdistan'ın kazanacağı bağımsızlık,  Ortadoğu'da barışçıl olmayan ortamın düzelmesine katkılar sunacaktır. Yine Bölgede demokrasi ve özgürlüklerin gelişip güçlenmesinde önemli rol oynayacaktır.


Baki Karer

09.06.2017

   

1 yorum:

Unknown dedi ki...

Sayın Baki Karer,

"Pkk nedir ne değildir" adlı kitabınızı yıllardır arıyorum ama malesef henüz edinemedim. Kitabınızı nasıl temin edebilirim. Selamlar.
vaydemir2011@gmail.com