www.
KANALIZASYON YA DA HENDEK
KANALIZASYON YA DA HENDEK
Epeyce bir süredir Kanalizasyon veya
hendek hikayeleriyle yatar kalkar olduk. İnşaat sektörürün epeyce yaygın olduğu
ülkemizde, bu yönlü tartışmaların aktüel olması pek şaşırtıcı olmaması gerekir.
Ama her nedense son bir kaç aydır hendek hikayeleri şaşkınlıkla dinleniyor.
Kimileri çıkmış hendek kazmada, kanalizasyon inşaatlarında sergilenen bazı
becerileri vatan, millet, Sakarya
hikayeleri misali allandıra pullandıra anlatıyor. Şaşmamak elde değil. Oysa
ortada çok kötü taklit orta oynu oynanıyor. Oynun hiç bir kuralı yok; Mukaddimeden
önce muhavereye atlanıyor ya da muhavereden
önce fasıla geçiliyor. Her şey karman çorman. Çünkü oyuncular sokaktan toplanıp
kulaklarından tutularak sahneye itiklenmişler. Seyirciler de pek bildik; kimi,
oynun sahneleniş biçimine hiç bakmadan öylesine bir çoşkuya kapılıyor ki,
'Vurulduk, kırıldık ey halkım bizi unutma' misali derin ajitasyonlar çekerken öyelesine
kendilerinden geçiyorlarki, bedenlerini ruhlara teslim ediyorlar. Kimileri de,
'iyi kazın, hendek kazmaya devam edin' yönlü
talimatlar göndermekle yetinmiyor, üstüne üstlük acıma edebiyatı parçalıyor; 'devlet
bizi eziyor, kurşuna diziyor'la başlayıp, 'kurşuna dizmekten, tankla topla
üzerimize gelmekten vazgeçmeli' türü yakarışlarla devam ediyor. Tüm bunların
yanında gelişmeleri iç ve dış dinamiklerle ilişki içinde ele alıp
değerlendirenler, sorgulayanlar da var.
Kimse Kimseyi kandırmaya çalışmasın
Çok uzun bir süre geçmedi, 7
Haziran seçim öncesini hatırlayalım. Dillere pelesenk olmuş 'Çözüm süreci'
vardı. Bu süreçte PKK-HDP'nin halka yaptıklarını unutmak mümkün mü? Bu dönemin
Kürt sevicileri, hendek övücüleri neredeydiler? Şırnak, Cizre, Diyarbakır,
Hakkari ve daha bir çok bölgede halkın üzerine çöreklenmiş PKK'nin yaptıkları
niçin dillendirilmiyor. Yerel polis teşkilatlarının yardımıyla kurulmuş
mahkemeler halka kan kusturuyordu. Halktan toplanan haraçlar, bir çok aileyi
yerinden yurdundan edip sürgüne göndermeler, mallarına, mülklerine el koymalar
vb. en aşağılık baskı biçimlerini yazmakla bitiremeyiz. Tüm bunlar yetmiyormuş
gibi, düzinelerce faili meçhul cinayetler işlendi PKK tarafından. Örneğin 6-7 Ekim'de
katledilenler Kürt değil miydi? Bir günde 60 kişiyi katlettiler, sırf farklı
düşündükleri için. Farklı düşüncelerden dolayı insan katleden yaratıklar, şimdi
kanalizasyonlarda Kürt halkına özgürlük verecek öyle mi? Sur'da, Lice'de,
Nusaybin'de yaşanan hendek olayları, Kürt halkı için değil, Ankara'da Kemalist
kanada can vermek içindir. Ankara'nın karanlık dehlizlerinde çizilmiş iktidar
olma oyunları, Şırnak'ta, Cizre'de ve bir çok yerlerde Kürt gençlerinin
kanlarıyla oynanmakta.
Gerekçelerin Uydurukluğu Niyetlerini Ortaya
Çıkartmakta.
PKK uzun bir süredir karanlık
amaçlarını örtülemek için kullandığı gerekçe, Yerel Yönetimler Özerkliği'dir.
PKK-HDP bunu aynı zamanda 'demokratik özerlik' olarak tanımlamakta.
Tanımlamanın ucubeliğini tartışma ayrı bir konu. Her neyse.. Yerel Yönetimler
Özerkliği zaten AB ile ilişkiler bağlamında Türkiye'nin gündemini hep meşgul
etmiştir. AB ile anlaşma imzalanırken Türkiye'nin bu konuya şerh koyduğunu da
biliyoruz. Ama tüm bunlara rağmen, gerek iktidar partisi içinde, gerekse de
muhalefet partilerince bu konu sürekli tartışılmakta, bir çözüme ulaştırılmak
istenmekte. Nereden bakılırsa bakılsın, yerel yönetimlerde özerklik sorunu,
özünde, neo-liberalizmin toplumu kapilalist sömürüye daha açık hale getirmesidir.
Özellikle doksanlı yılların ortasından itibaren, küresel ekonomik ve mali
güçlerin dayattığı bir politikadır bu. İşte PKK-HDP'nin 'demokratik özerkliği'
ya da daha yalın bir biçimde tanımlayacak olursak, belediye meclis yetkilerinin
genişletilmesi isteklerinin altında yatan budur. Tekelci kapitalizmle demokrasi
arasındaki ilişki ne ise, bir şehrin kamusal alandaki hizmetlerle demokrasi
arasındaki ilişki odur. Neo-kapitalizme, taşaronculuğa hizmet eden bu
politikanın daha acımasız hayata geçirilmesi uğruna, Kürt gençlerinin kanını
dökme neden? İşte sorgulanması gereken budur. Demek ki sorun, Kürt/ Kürdistan
sorunu değilmiş. Kaldı ki, Kürt halkı için hendek kazan kurtçuklar bir kaç adım
ötemizde Kürdistan bayrağını ayaklar altına alıp çiğnedi.
PKK-HDP'nin kanalizasyon veya
hendek politikası, Kürt halkını bel kemiğinden vurma politikasıdır. Orta sınıfa
darbe vurulmakta, yokedilmekte. PKK eliyle halkın göçe zorlanmasının bir nedeni
de budur. Geçmişte Kürt egemen güçlerinin önemli bir kesimi halkla bütünleşmekten
uzak dururdu. Bu, ister istemez Kürt halkının uluslaşma sürecini yavaşlatan ya
da engelleyen bir durumdu. Bu gün ise, PKK eliyle burjuvalaşma ve sermaye
birikimi engellenmekte. PKK'nin Kürt orta sınıflarına yönelmesi, 'Direniş'
bahanesiyle halkı ateş hattına itiklemesi ve göçe zorlaması aslında Kemalist
politikanın en katı biçimiyle uygulanmasıdır.
23.12.2015
Baki Karer
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder