19 Kasım 2014 Çarşamba

Diyarbakır Buluşması

Diyarbakır Buluşması 
    Kürdistan Bölgesel Yönetim Başkanı Mesut Barzani' nin Diyarbakır'ı ziyaret etmesi ve Başbakan Tayip Erdoğan'ın konuşması, Devlette pradikma değişikliğini güçlendiren bir başka etmendir. Cumhuriyet tarihinde dile getirilmemiş bir gerçek, açıkça dillendirilmiştir; ilk defa Kürt/Kürdistan'dan bahsedilmiştir.
    Bu ziyaret, aynı zamanda, varolan, bilinen saflaşmaları daha da keskinleştirmiştir. Bu gelecek için iyi mi, kötü mü olmuştur? Anlaşılıyor ki, çok iyi olmuştur. En önemlisi de Kürt denildiğinde alt-kimlik, üst-kimlik tartışmalarının son bulmasını sağlamıştır. Her halkın kendi kimliği vardır ve bir halkın başka bir halkın kimliğini kedine örtü edinerek hareket etmesi mümkün değildir. Yani her halkın kendi kimliği ile özgürce hareket etmesinin önündeki setler yıkılmaya başlamıştır.  
Kemalist Ulusalcı Cephenin çıngırdakları
PKK-BDP  
    Mesut Barzani'nin Diyarbakır'a gelişi aleyhine bu derece kıyamet kopartanları, protesto edenleri, olmadık dedi koduları ayyuka çıkartanları iyi tanımak gerekir. Bu cephede yer alan Milliyetçi Hareket Partisi ve Cumhuriyet Halk Partisi'nin tavırları üzerine bir şeyler  söylemeyi gerekli görmüyorum. Çünkü onların klişeleşmiş önyargılarını bilmeyen yoktur. Bu nedenle de, gösterdileri tepkileri herkes anlıyor. Önemli olan PKK ve türevlerinin Mesut Barzani'ye, dolayısıyla Kürdistan Bölgesel Yönetimi'ne karşı takındıkları tavırdır.
    Mesut Barzani Diyarbakır'a özel bir ziyaret yapmamıştır, kaldı ki yapabilir de. Kürdistan Bölgesel Yönetimi'ni temsilen ziyarette bulunmuştur. Mesut Barzani'ye karşı halen de sürdürülmekte olan ahlak dışı anti propaganda, Kürt yönetimine karşı yapılmış sayılır. PKK ve türevlerinin gerçek yüzleri, niyetleri bir kez daha açığa çıkmıştır. Her zaman söyledim ve sabırla da söylemeye devam edeceğim. Devam ettirilmekte olan anti propagandalar irdelendiğinde, Otuz yıldır Kürtler üzerinde uygulanan kanlı projenin ne kadar başarılı olduğunu göstermekte. Kemalist cephenin çıngılları PKK ve BDP'nin Barzani'ye karşı takındıkları bu düşmanca tavır neden?
    Bugüne kadar PKK üzerinden hareketle savaştan ve barıştan çok bahsedildi. Ama ben, esas sorunun çözümü adına ne savaştan, ne de barıştan bahsettim. Otuz yıldan bu yana Kürt halkına karşı sürdürülen şiddete 'Savaş' demedim, doğal olarak 'Barış' teranesini de hiç dillendirmedim. Çünkü savaşın olmadığı bir yerde barıştan bahsedilmez. Onlarca yıldan buyana barış ve savaş sözcükleri tersyüz edilerek kullanıldı. Tüm bunlar bilerek yapıldı; toplum kavram kargaşasına sürüklendi, her şey anlaşılmaz kılınmaya çalışıldı. Bu nedenle, 'çatışma' veya 'anlaşmalı çatışma' yaşanan kanlı süreci ifade eden doğru sözcük ve cümleydi. Kürt halkı üzerinde estirilen terör, bir süre sonra, 'Düşük yoğunluklu çatışma' olarak ifade edilmeye başlandı. Bu, Özel Harp uygulamalarının açıktan ifade edilişiydi. Yani halka karşı işlenen suçların itirafıydı.
    Son otuz yıldır aynı merkezin kanatları arasında kurgulanmış bir çatışma sürdürüldü. Yürütülen bu silahlı çatışmanın esas amacı, Kürt'ü bitirmeydi. Cumhuriyetin kuruluşundan itibaren altmış yılda asimilasyon politikasında oldukça sınırlı başarılarılar elde edilmişti. Ama son otuz yılda asimilasyon politikası zirveye vardırıldı. Geçmişte Kürt, 'Türküm' demeye zorlanırken, bugün 'Türküm' deme yeterli bulunmamakta; 'Kemalistim' ya da 'Ulusalcıyım' deme daha bir 'gurur' verici hale getirildi. PKK'nın uzun yıllardan bu yana, Kemalistlerle ortak hareket etmesi boşuna değildi; 'Dağlı Kürtler'i' 'medenileştirme' projesiydi. Daha açık biçimde söyleyecek olursak, Kürtler'i, ulusalcı takımın basamak taşına dönüştürme projesidir. Mesut Barzani'ye karşı gösterilen kin ve nefretin altında işte bu proje yatar. Kürt'den devşirmeler Kürt'ü aşağılamaya çalışmıştır. PKK-BDP ve türevlerinin tepkilerini bu çerçevede değerlendirmek gerekir. Yani daha kısa yoldan ifade edecek olursak, Barzani'nin Diyarbakır ziyareti, Türkiye Cumhuriyeti'nin yeni bir pradikma kazanmasına ne kadar neden olmuşsa, Kürt Kemalistlerinin de o kadar gerçek yüzlerinin ve niyetlerinin de açığa çıkmasını sağlamıştır.
    Şimdi ulusalcı cepheden kimileri elde silahla Erbil üzerine yürüme tehdidinde bulunurken, kimileri de tıkıldıkları heybeden arada bir dışarı çıkarak Yüzer-gezer yat, Erbil ve Süleymaniye arasında mekik dokumaya başladı. Süleymaniye ve Erbil'i yeniden keşfetmeye başlamaları boşuna değil.
21 Kasım 2013
Baki Karer

Hiç yorum yok: