Eski ülkücünün örgütü için
çizdiği strateji ve taktikleri biraz daha derli toplu olarak bir kez daha yayınlamasında
fayda görüyorum. Özellikle Kürdistan Bölgesel Yönetimi’ne karşı son aylarda
PKK/HDP’nin saldırılarının rastgele yapılmadığını anlamak için, çok önceden çizilen
bu yol haritasını okumak ve enine boyuna irdelemek gerekir.
Çizilen bu yol haritasını
yayınlamamın bir nedeni de, Kandil’de, G. Kürdistan’da ve HDP içinde bu metnin
sadeleştirilmiş, düzenlenmiş biçiminin ders broşürü olarak okutulmasıdır. Ve en
önemlisi de, burada çizilen strateji ve taktiğin, ittifak yaptıkları herkese
kabul ettirmeleridir. PKK/HDP’nin ittifak yaptığı herkese aşağıdaki yol
haritasının kabul edilmesini şart koşmaları ve de kabul ettirmeleri hiçte şaşırtıcı
değil artık.
Metin oldukça uzun. Okunması elbette
zaman almakta. Ama Kürt ulusunun karşı karşıya kaldığı tehlikenin boyutlarını
daha iyi anlamak için, bu metnin sabırla okunması gerekir. Tüm Kürt halkı, özellikle
de Kürdistan Bölgesel Yönetimi, yeni bir İttihat ve Terakki hareketiyle karşı
karşıya olduğunu bu metinde görecektir.
Ayrıca, kapı kapı dolaşıp sabah
kahvaltısı yapma isteğinin durup dururken ortaya çıkmadığını, basit bir
arsızlık olarak görülmemesi gerektiğini kavramakta gecikmemeliyiz.
20.11.2020
Baki Karer
*******
Hiçbir milliyetçi Türk
kendini benden daha iyi Türk saymasın!
Cünkü
ben elimdeki gücü biliyorum. Bu, müthiş bir güçtür. Bu gücü İngiltere 200 yıldır
ele geçirmek istiyor. ABD, İran, Rusya, hepsi bunun peşindedir. Tamam,
benim biraz zararım oldu ama onun kat kat üzerinde
kazandıracak imkânım var. Neden bunu görmeyeceksiniz ki?.. Ben büyük
kazandıracağım. 20-30 milyon,
çevre ülkelerdekiler, çeşitli azınlıklar ve Türkmenler
de var, yani bütün Kürtleri,
Türkiye’nin hizmetine sokacağım.
Bu sayının içinde Azeriler de var. Bu kaldıraçlarla Türkiye’yi ayağa
kaldırırız. Suriye’deki Kürtleri kazanmak dev gibi iştir. Benim verdiğim savaşı siz bilemezsiniz. Suriye’de kuzeyde binlerce Kürt vardır. 300-400 tutuklu vardır, bunların kazanılması dev gibi iştir. Üzerlerindeki baskı müthiştir. Ben orada sırat köprüsünde gibiydim.
Burada rahat uyuyorum. Orada bir gün bile rahat uyuyamadım. Bu durum İran için de geçerlidir. Kardeşim Osman’ı (Öcalan) “İsfahan’a götüreceğiz” dediler, şiddetle karşı çıktım. Bu, Yavuz Sultan Selim dönemine benziyor. O zamandaki beylikler savaşına benziyor. Ben o
zamanki Türk tarafı gibiyim. Eğer Kürtlerin Osmanlı ile
ittifakı olmasaydı imparatorluk oluşamazdı. Toroslar’ın öbür tarafı Yavuz’dan
önce yoktu. Şimdide aynısı yaşanıyor. Eğer biz Kürt olayını Türkiye’ye sağlam
bağlayamazsak, Orta Asya yolu da kapanacaktır.
Şu anda Ermeniler ile İran ittifak içindedir.
Rusya da dev gibi geliyor. Bunu yaparsak Türkiye’ye karşı Ermeni-İran-Rusya
ittifakının yolu kesilecektir. Çünkü biz yapmaz isek Kürt şeyini bunlar direkt kullanacaklardır.
Ben tercihimi Türkiye’den yana yaparken büyük
planladım. Bana göre bu yapacağımız, devletin en ciddi, en akıllı hamlesidir. 27 Mayıs’tan 1908’den bile daha önemli bir
adımdır. Türkiye’ye en büyük hizmeti yapacak ve tarihi bir yaklaşımdır. Emrinize
gireceğiz
Şu anda her şey hazırdır. Şimdi en ideal duruma
gelebiliriz. Bana benim buraya gelişim ile Batı, Rusya, İran panik durumuna girmiştir.
Devletin direkt olarak bir şey yapmasına gerek yok, biz taşeronuz. Bunlarla yani, Kafkasya’dan Suriye’ye
bütün güçle Türkiye’nin emrine gireceğiz, vereceğiz.
Ve müthiş olacak, bunu küçümsemeyin. Bu, Türkiye’yi müthiş büyütecek. Büyüyen
Türkiye’den de herkes kazanır. Buna neden kimse karşı çıksın ki...En büyük hizmet tutkusu bendedir. Çatışmalar ve eylemlerle ilgili bin kat acılar
içindeyim. Ben bu ülkeye hizmet nasıl yapılır onu göstereceğim. Başka ne yapayım? Ben eylemlere yüzde doksan karşı idim. En büyük
hizmet tutkusu bendedir. “Bunca yıl sonra geldin, bunları söylüyorsun, nasıl
yüzün tutuyor” diyebilirsiniz.
Dünyadaki en büyük işleri taşeronlar yapar. Şimdiye
kadar nasıl onlar Türkiye’yi bu noktalarda zorladılarsa yüz yıldır, iki yüz yıldır
bunu yaptılarsa, şimdi her şey tersine dönecek. Şimdi bir defa Türkiye buralarda
bölgeyi kontrol altına alacak. O zaman göreceğiz ki, İngiltere bitti. ABD ikinci
plana düşecek. Onun için diyorum, Türkiye’ye büyük kazandıracağız diye. Bakacaksınız,
Suriye mahvoldu, İran öyle; ben tanıyorum, oralardaki durumları çok iyi biliyorum.
Bunu planlamamız lazım.
Ben fazla bir şey istemiyorum. Sınırlı çalışma araçları
istiyorum. Bu, direkt devletin yapacağından çok daha kolay ve önemlidir. Çünkü
bazı şeyleri direkt devlet
olarak yapmak olmaz. Ve zordur. Biliyorsunuz, ABD
dev dünya gücüdür ama o bile taşeron kullanır. Dünyada en büyük işleri bunlar
yapar. ABD ve İngiltere dünya çapında yapar. Bu gerçekçidir de. Hayali mayali
bir şeyden bahsetmiyorum. Hazırdır bu güç. Bunların hazırlanması destansı bir
savaş ister.
Hizmetimi çocukluğumdan beri
kanıtlarım Ben tekrar söylüyorum, Atatürk’ün üzerinde yoğunlaşıyorum.
Demokratik Cumhuriyet, Atatürk’ün en önemli amaçlarından biridir. Ve bu çizginin en büyük
militanlarından birisi benim. Ben bu devlete büyük güç ile en iyi ön safta çalışacak biriyim. Bunu da
sizlere çocukluğumdan beri kanıtlayabilirim. Milyonlarca insanı ilaç gibi kullanacağız. Şu
koşullarda bunu söylememin ne kadar değeri olduğunu bilmiyorum ama ben bu değilim,
Apo bu değil. İş yapacağım, hizmetim olacak. Milyonlarca insanın gücünü ilaç
gibi kullanacağız diyorum tekrar, yani katacağım. Türkiye’yi daraltan her şey
tam tersine dönüştürülecek. Bunu yapmak az bir hizmet değil. Bu, yalnız benim
zora soktuğum yönleri düzeltmeyecek.
75 yıl öncesinden daha güçlü bir Türkiye katkısı
yapacağım. Onları düzelteceğim. ‘Dur, gel şerefinle otur’ deseydiniz
Ama tarihte de bunlar çok olur biliyorsunuz, benim
en büyük ızdırabım bu. Ben şimdi mi bunu söylüyorum, hayır; Ortadoğu’da iken de
bunları yaşadım.
İnanılmaz acılar içinde idi diyorum. Bir kişi el
uzatsa da “Dur, gel şerefinle otur” dese idi ama olmadı. Şimdi diyorum; bu imkân
dilerim doğar ve gerçekten bu ülkeye
hizmet nasıl yapılır onu göstereceğim. Başka ben
ne yapayım, yani eylem deyip geçmeyin; kan döküldükten sonra insan kendini
şaşırır. Ayakta durmak bile mucizedir. Artık bitmelidir. Kritik şeyler boyumu
çok aştı.
Amacı aşan şeyler çok olmuştur. 84 de öyledir.
(İlk eylemleri kastediyor.)Devletin uzatacağı en ufak bir eli nasıl tutmak istediğimi
bilemezsiniz. Türkiye ölçülerine göre hiçbir devrimci bunu yapamaz. Hemen
“işbirlikçi” derler, “Uzlaşıp teslim oldu” derler. Ama ben yaptım. Yani ben
dünyanın en şey devletleriyle her şeyi arayacağım, Türkiye’yle aramayacağım; bu
olur mu! Kritik şeyler boyumu çok aştı. Ama tüm eylemler de
benim adıma yapıldı. Ama ben bu değilim diyorum. İğne
ucu kadar hizmetim olursa...Ben Türkiye ile olmaya karar verdikten sonra bu,
bütün komşulara da kazandıracaktır.
Türkiye ile kazanmak, aslında insanlıkla beraber
kazanmaktır. İğne ucu kadar hizmetim olursa ne mutlu bana. Bu, Türkiye’ye bir
Türkiye daha katacaktır. Bu
sözü şimdi burada veriyorum. Sözümün kanıtlanması
adım adım olacaktır. Hizmetimin karşılığında rütbe istemiyorum. Gönlünüzün
dilediği gibi, çıkarların elverdiği gibi olmadı ise o zaman sorumluluğu ben
kabul ediyorum. Başarısız olursam her şeyi kabul ediyorum. Burada öyle basit
kendini kurtarma hesapları için yapmıyorum. Bu, bir ülkü ve kimsenin yapamadığı
kadar yapacağım diyorum.
Göreceksiniz, hiçbir şey istemiyorum. Rütbe, şu bu
istemiyorum, sadece çalışma imkânı istiyorum. En etkili, dışarıda “Bravo
Türkiye” tabirini ispatlamadıysam her şeye varım. Tüm komşuları “Türkiye
örnek ülkedir” noktasına getirmediysem; Türkiye’nin
hem saygısını hem korkusunu geliştirmezsem ve istenildiği zaman tekrar söylüyorum,
orayı büyük bir ekonomik kazanca dönüştürmezsem; cıvıl cıvıl insanların
kaynaştığı, emek üretkenliği içinde koştuğu, bırakın silah, sürekli türkülerin
söylendiği bir alan getirmezsem yine ben sorumluyum.
Bütün Türkiye içinde en büyük bayramı bu temelde sağlamadıkça
yine ben sorumluyum. Makam, rütbe istemiyorum, yani bana işaret edin "Şu ülkede şu tehlike var"
diye; benim için çocuk oyuncağıdır. Ortadoğu'da, Avrupa'da hangi ülke olursa olsun
Rusya da dahil nerede olursa olsun fark etmez. Bakın o zaman görün dünya nasıl idare edilir.
Hayaller ne kadar büyükse çalışma da o kadar büyük olur. Bunu yaparken öyle çok büyük
makam, rütbe, çıkar filan da istemeyeceğim. Tek isteğim şunu deyin: "Apo
iyi çalış, görevini iyi becer!" Bunun bazı küçük olanaklarını isteyeceğim. Eğer
devletin bütün varını yoğunu dökerek kazanmak istediği sonuçtan birkaç kat daha
fazlasını kazandırmadıysam verin hükmümü, hiç
tereddüdüm yok. Beni ciddiye alınız. Bakın ilkokul
sıralarında cami hocası vardı köyde. Ben hep onun arkasına geçip namaz
kılardım. Bana dedi ki, "Sen böyle
gidersen uçarsın, yani evliya olursun". Babam
da bana "Oğlum, senin alnında fetih yazıyor, sen tuttuğun her işi
başarırsın" derdi. 'Gel şunu yap' deyin, bu benim
için emirdir.
Birçok solcu güya özgürlük, birçok sağcı güya
devleti kurtarmak adına devleti en zor konuma düşürmediler mi? Ben bunları geç
de olsa gördüm. Ben basit bir çıkarcılık peşinde değilim. Ama size baktım; "Kendi
devleti için böyle çalışan, kendi devletinin amacına bu kadar bağlanmış bir
insan bende ancak hayranlık uyandırır" dedim. Çünkü doğrusunu söylüyor,
doğrusunu düşünüyor; bu durumunuz bende saygı uyandırıyor. "Gel" diyorsunuz
"şurada şunu yap"; bu benim için emir diyorum, yapmam gereken budur,
diyorum. Devlet bana hizmet imkânı versin. Burada ben oyun oynamıyorum. Eğer devlet bana hizmet imkânı verirse, çok açık
söylüyorum inanılmaz gelişmeler ortaya çıkacak. Yani doğudaki halkın Cumhuriyetin
taze bir kanı haline getirilmesine çalışacağım. Beğenmediyseniz, beğenmezseniz
bunu ne yaparsanız yapın diyorum. Bu durum üzerine iş gerçek bir görev
yapmaktır. Hukuki durum ne kadar ağır olursa olsun ben hizmet edeceğim. Benim arzum
budur. On yedi yıldır iki kelime öğrenmedim, hep bu göreve hazırlıklı olmak
için. (Suriye'de yaşadığı yıllarda Arapça öğrenmemesini kastediyor.) Böyle bir
çalışma imkânından kopmamak için böyle yaptım diyorum. Mesele, bir işi güzel
sonuçlandırmak değil midir! Buna yardımcı olun diyorum.
Devletin akıllı bir eri gibi çalışacağım. Şimdi bu
noktada ben tekrar rica ediyorum, ben devletin bir eri gibi, oldukça akıllı bir
eri gibi çalışacağım. Bu düşmanlık en fazla bana ve devlete yapılmıştır. Ben
neden devletin bir eri olmayacağım! Böyle olmaması akıl kârımı dır! Her şey çok
açık ortadadır. Oyun her yerde oynanmıştır, Avrupa'da oynanmıştır, Yunanistan
da başı çekmiştir. Neden; çünkü "Sen bizim işimiz için kullanılacağın kadar
kullanıldın, artık Türkiye ile anlaşmaya başladın, anlaşıyorsun; biz seni mahvedeceğiz"
diyorlar.
Buraya gelmeden önce de durum böyle idi, dünyanın
her yerinde böyle idi. "Sen artık bizim için tehlikelisin" diyorlardı.
Neden "çünkü Türkiye ile anlaşmaya çalışıyorsun". Şimdi işin özünün
bu olduğu bence net. Tonlarca örgüt var, içimizde kişiler var; ben onların önünde
engelim. Çünkü onlar yaşamak ve güçlenmek istiyorlar. Birçok şeye el koymak istiyorlar.
Ben zaten devletin yanındayım artık, ben zaten
devletin bir eriyim. Bu devletin zaten iyiliği için çalışacağım.
Yunanistan bize de TİKKO'ya da eylem yaptırdı. Bir
yığın sahte milliyetçilik var. Bir yığın devlet ve yeni örgüt var. Bunlar
elbette ki beni engellemeye çalışacaklar ama olacaklar yalnız bana olmayacak.
Ben, bu konuşmayı çok önemli buluyorum. Bunlar bana göre 93'ten beri Türkiye ile
beni dengesiz bir biçimde çatıştıra çatıştıra, birbirimizle vuruştura vuruştura
bu noktaya getirdiler.
Yunanistan da sonunda ölümcül şeyi vurdu ki, her
şey nettir bu konuda. Dikkat edelim, ben şunu söyleyeceğim, yani lanet gelsin
hepsine. O eylemler falan hepYunan kaynaklıdır. TİKKO'ya da bizim bazılarına da
yaptırdı, yaptırıyor. Onlar hep Yunan işi. Şimdi bunları çok dikkate alalım.
Ama şimdi bu durumda ben gidersem ne olur biliyor musunuz, Türkiye 84 süreci
ile birlikte ne yaşadı ise 2000'li yıllara yayılacak, kırk türlü şey,
Avrupa'da, kırsalda, doğuda falan; ayrıca Rusya'sından, güneyinden her tarafından
karmakarışık edilecektir.
Bana 6 ay verin örgütü halledeyim
Ben büyük çalışırım. Korkunç büyük çalışırım. Bütün örgüt tektir. Merkez Konseyi,
silahlı olanlar da dahil, bakın bir altı ay verin, ben hallederim. Gerçi onlar biraz
ütopiktirler ama hallederim. Ondan sonra beni ne yaparsanız yapın, yani öyle fazla
bir ödül mödül istemiyorum ama güzel bir şey yapmak istiyorum. Gerçek kişiliğimi
bu yönde ortaya koymak istiyorum.
Bendeki hizmet aşkını görün Hem toprak, hem de
vatan ve cumhuriyet açısından bendeki hizmet aşkını, bendeki tutkuyu görmemek
büyük hata olur. Yani bu ülkeye sınırsız hizmet şeyimi görememek büyük hata
olur. Tekrar söylüyorum çok yaşayıp yaşamamam umurumda
değil ama bir hizmet şeyi diyorum, yani Cumhuriyet
içinde birlik mi istersiniz, vatanın güzelliğinin paylaşılmasını mı istersiniz,
buna katkımı görmeden gidersem bu, bana en büyük ceza olur.
Kürtçülük konusunu halledeceğim
(Demokrat Parti döneminden bahsediyor)
O dönemde demokratlık da sahtedir. Kürtçülük o
dönemde müthiş gelişti. Bunlar demagogdurlar ve bu, Türkiye'yi yakmıştır.
İleride biraz ortam bahşedilirse bu konuda çok çalışacağım ve açacağım. Demokrasi
üzerine benim yapabileceğim çok şey var. Bu Kürtçülük konusunu halledeceğim.
Türkiye resmen yenilenecek.
Bizimkiler devlete uzak düştü halletmeliyiz çünkü
diyorum doğruyu söylüyor. Bu beni rahatlatıyor, yarın haydi ipe asmaya götürüyorsun
ben yine rahat giderim, çünkü devlettir derim. Bizim toplum, bizim arkadaşlar
devleti ile çok uzak düşmüş; şimdi bunu hemen halletmeliyiz.
Devletin adamı olmak çok büyük
olaydır Devlet adına çalışmamın nasıl büyük sergileneceğini hep beraber
göreceğiz.
Yani bir isyanı bu kadar geliştirebilen birisi
devletle oldu mu onu da ne kadar geliştirebileceğini bilir. Devleti doğru
tanımak çok büyük bir olaydır. Devletin adamı olmak da çok büyük bir olaydır.
Çok iyi biliyorsunuz ki Türkiye'de devleti çok az insan tanır. Türkiye
devletini çok az insan tanıyor.
Şahsınıza şunun için de saygı duyuyorum, yani
insan bir devlet ciddiyetini görüyor. Rafine yani süzülmüş devlet çok önemlidir
ama biliyorsunuz sol isyancılık, sağ isyancılık her şeyi mahvetti. Cehalet tabii,
şimdi bunu kesinlikle aşmalıyız.
Mimar gibi bağlayacağım çok güzel
bağlayacağım, yani şimdi biz devletle büyüyen insanlarız. Büyük bir arzu
içindeyim. Şu anda milyonlarca insanı bağlayabilirim bu
devlete. Mimar gibi bağlayacağım,
çok güzel bağlayacağım, zaten çirkin işi sevmem diyorum.
Şimdi hizmet isteğim o kadar büyük ki, parlamentoya
yaptırılamayacak işleri yaptırabilirim. Hem de iki üç katını yapabilirim. Para
harcatmadan yaptırabilirim. Ve
Kürt olayında beş on ülkeye tonlarca istihbarat, para
vs. ile dev şeylerin yapamadığını, tek başıma ve kuruş masraf ettirmeden ben
yürüteceğim. Emin olun, bunları yaşayacağız. Bunlar az önemli değildir.
Çevre ülkelerdeki Kürt denilen şeyleri de
çekeceğiz Devletle o çizgide bütünleşmek benim için gurur vericidir. Açık
söyleyeyim, demokratik temelde çok sağlam bir ayak oluşuyor.
Tekrar söyleyeyim, tüm çevre ülkelerdeki Kürt
denilen şeyleri de çekeceğiz. Bunu bildikleri için çok dikkatli olmalıyız.
Yarın çok kısa bir süre sonra tekrar başlayacak. Bu Suriye ayağı üzerinde
İsrail seçimlerinden sonra önemli gelişmeler ortaya çıkacak. Var gücüyle Kürt
kartını oynayacaklar. En büyük hizmeti yapacağım. Bu devlete halen en büyük
hizmeti yapabileceğim inancı bende çok güçlüdür. Bu kadar insanı derinden
devlet gücü haline getirmek dev gibi bir olaydır. İmparatorluk ayarında bir güç
yaratacağım.
Bu, benim gibi bin tanesinden daha değerlidir.
Buna iyi çalışmak gerekiyor, neden işte aydınlarımıza bakın, hepsi de devletin
temeline köküne vurmuyor mu?
Bütün örgütü aşıp devletle koşarım. Devlet haklı
olarak benim arz ettiğim tehlikeyi biliyor. Ben bunda devleti suçlamıyorum. Ne
kadar tehlikeli bir konum arz ettiğimi ben de biliyorum. Ama aynı şekilde bunu fark
ettiğim için dönüş yapmak istiyorum. Kaç defa bunu söylemiştim, bir güvence
istiyordum aslında; çünkü o 93'ten sonraki şey dehşet verici idi. Yani çıkmazda
kalmıştım. Ama can havli ile de büyük çalışıp mücadele ettim. Yaşatmak için
oldukça çalıştım, bunu inkâr etmiyorum, ama bir an önce bütün örgütü de aşarak
devlete her an koşmaya hazır bir pozisyon arz ettim. Çok önemli bir örgüte
diyeceğim; önce gel devletini tanı, devletini tanımadan sen onun nesine karşı
çıkıyorsun, deli misin, bir defa hata yaptık, bir daha yapmayalım.
Şiddeti bitirip, örgütü tasfiye edeceğiz. Bu işe
temelde çok katkımız olacak; çünkü temelde şiddetten uzaklaşma kararı büyük bir
karardır. Siz de söylüyorsunuz, en temel şart terörden uzaklaşmak değil midir?
Sonrasında örgütün tasfiyesi gelecek, zaten şiddet bitti mi ortada örgüt kalmaz.
Yani yasaya uyuyoruz, uyacağız, bunu önemle bilmeniz gerekir. Anlayış düzeyini
düzeltiyoruz, örgütlenmesini dağıtıyoruz, zaten bu böyle olur. Yani tek
tek bir itirafçı bir örgütü dağıtamaz. Tümüyle silahsızlatacağım,
tümüyle şiddete dayalı örgüt mantığı yıkılacak. Bu da dev gibi bir uygulama
olacak.
Öğretmen gibi dediklerinizin gereğini yapıyorum
Dikkat ederseniz sizin dediklerinizin, yani bir
öğretmen gibi dediklerinizin gereğini yapıyorum. Ve bu ayıp bir şey de
değildir. Bu erdemdir. Devletin büyük bir tecrübesini dile getirenden öğrenmek erdemdir.
Ben bunu
öğrendim. Yani karşımdaki soruşturmacıdır falan
demedim. Karşımdaki bir öğretmendir dedim ve dağlar kadar öğrendim. Yarın örgüte
işte devlet budur diyeceğim. Yani daha önce söyledim; bir gün gösteririm
isterseniz size ben PKK'lılarla nasıl savaştım. Eğer devletten daha fazla
savaşmadıysam görün, kanıtlayacağım size bunu.
Cemil Bayık, Duran Kalkan korkunç Adamlardır PKK
93'lerden beri parsellenmeye çalışıldı. Ben çok şiddetli mücadele yürüttüm. Bu,
içeride Şemdin çetesine karşı
olduğu gibi o aydın karakterli arkadaşlara da
devletlerin oynama şeyini göz önüne getirdim. Ben diyorum ki PKK'nın
bütünlüğünü sağlamayı küçük bir olay gibi görmeyiniz. Bunun üzerinde dünya güçleri
oynamaya çalışıyorlar. Ve hepsi de Türkiye'yi denetleme, barajlama çabasıdır.
Bunu bir an önce çözüme doğru götürelim derken
bunu kastediyorum. Kimsenin ferdi olarak ses çıkaramamasının sebebi işte bu
şiddetli mücadelemdir. Bir Cuma'ya (Cemil Bayık), bir Botan'a karşı, bir bizim
Osman'a karşı, bir Ebu Bekir'e karşı, Ali Haydar Kaytan'a karşı, bir Duran'a,
Duran Kalkan'a karşı yürüttüğüm mücadeleyi küçümsememek lazım. Korkunç
adamlardır.
Bayık fazla politik değil, parmaklarında oynatırlar.
Şimdi bunların can alıcı özellikleri şudur. Yalnız Osman'ın (Öcalan) değil,
bütün merkezin. Eğer gerçekten ben olmasam, örgütü terk edebilirler. Geçmişte
de böyle bazı isimler çıkmıştı, mesela Şemdin'e herkes ikinci adam, şöyle böyle
dedi, biliyorsunuz kendi ailesini bile etkileyemedi. Bu Ferhat için de
geçerlidir, sıfırdırlar hepsi ben ortalıkta olmasam işte onun için söylüyorum;
benim ismimi kullanacaklar,
biz Apo'nun kardeşiyiz veya ikinci, üçüncü adamız falan diyecekler. Cuma (Cemil Bayık) bana göre yani fazla politik değil, parmaklarında oynatırlar, arkında bile olmaz. Mirasımı Bayık'a kullandırtırlar. Bu Kani için de geçerlidir. Benim mirasımın dörtte üçünü Cuma'ya (Cemil Bayık) kullandırırlar. Kardeşim diye Ferhat'a bir kısmını kullandırtabilirler, şuna buna elli tane adam var. İşte tehlike buradadır. Bizim hassasiyetimizin en önemli kısmı burada. Şimdi bu hassasiyet o kadar önemli ki, İngiltere dedim ya dünya kadar yatırım yapıyor, Yunanistan bu hassasiyeti bildiği için beni imha sürecine yatırdı. Neden; çünkü ben yirmi yıldır kilitlemişim.
Nerede ise ayağımı kaydırıyorlardı. Ben Suriye'de
iken biliniz ki 85'ten beri benden kurtulmaya çalışıyorlardı. Ben Suriye'de
benden sonra oynayabilecekleri tek bir adam bırakmamaya dikkat ettim. Hatta
Kesire'nin Aleviliğinden bilmem Dursun Karataş filan hep oynadılar. Onlar dediler
ki işte biz Aleviyiz solcuyuz, Apo Sünnidir, işte o zaman Cemil Esat ile dirsek
temasına girdim; çünkü nerede ise ayağımı kaydırıyorlardı. İşte o zaman
tedbirimi aldım. Mesela bu Mehmet Şener vardı. Geldi, Kamışlı'da bunu askeri
lojmanlara aldılar hemen, bana ise son günüme kadar tek bir şey yapmadılar, Suriye
alternatif bulamadığı için bana
mecbur kaldı.
Alternatiflerin hepsini tasfiye ettim. Daha
doğrusu ben alternatiflerin hepsini etkisizleştirdiğim için böyle oldu. Ama çok
intikamcılardır. Halen sorgusuz sualsiz birçok kişi içeridedir. İşte Mehmet Şener'i
benim yerime koyacaklardı, beni öldüreceklerdi. Benim Suriye'de ayakta kalmam
işin küçük bir kısmıdır.
Avrupa'da veya Rusya'da aldığım tedbirler de
böyledir. Ferhat (Osman Öcalan) konusunda İran gerçekten 90'lardan beri onu
kullanmak istiyor. Yani çok büyük bir
kardeş savaşı yürütüldü, bunu belki küçük veya
komik bulabilirsiniz ama önemli bir anlamı var. Osmanlı İran savaşlarındaki
gibi düşünün, ona benzer bir durum yaşanıyor aslında. Ama halen kontrolün ezici
bir çoğunluğu bendedir.
Avrupa'daki PKK'lılar...
Avrupa'nın amaçlarına engel ben idim. Bu bana yer bulamamalarından ötürü falan değil. İsteseler idi İskandinavya'da, İzlanda'da yer bulabilirlerdi. Ama ekonomik ve politik çıkarları açısından kullanacakları bir pozisyon bulamadılar. Onu çok iyi biliyorlar. Mantalitem, görüşüm, tipim kesinlikle Avrupa'ya göre değildir. Binlerce PKK'lı var. Yüzlerce ilişki kurdukları insan var. Hepsinin de PKK'lı olduğunu biliyorlar. Canı ciğeri gibi bakıyorlar. Özel olarak kendileri gibi yetiştiriyorlar. Mesela bir Alman mantık yapısına göre yetiştirilen yüzlercesi var. Aynı şekilde İngiliz, Fransız yapısına göre var. Hepsini de destekliyorlar. Ama bana gelince yok.
Tutmuyor, kimliğimiz, kültürümüz uymuyor. PKK ile
savaştım PKK ile savaşmak demek, PKK'nın merkezi ile savaşmak demek, devleti
anlamayanlarla savaşmak demektir. PKK'nın bu militan, ne yaptığını bilmeyen
çılgınca şeyleri var; ben Şemdin için kırk defa söyledim, çingeneye paşalık
vermişler önce babasını asmış. Şunun için bunları söylüyorum, devlet de savaştı
tabii ama ben de PKK ile savaştım. Ve şimdi benim yapacaklarım var, milyonlar
var, Mecnun gibi tapıyorlar. İşte Yunan numarasının özü buna dayanıyor.
İnsanları yüz yıl daha Türkiye'ye karşı kullanmak için korkunç hazırlık yapıyorlar.
Şehit ailelerinin acısını paylaşıyorum. Onlara diyeceğim ki; "Değerli ve saygıdeğer
şehit aileleri sizlere karşı gerçekten çok zorlanmamla birlikte her şeyden önce
bütün acılarınızı yürekten paylaşıyorum, kaybettiğiniz değerlerin acısını en az
sizin kadar hissediyorum, sizden büyük özür diliyorum" diyeceğim. Onlara
kardeşlik zamanıdır diyeceğim. Gerçek düşmanı bir de unutmayalım diyeceğim.
Gerçek düşman pusuda bizim
birbirimize girmemizi bekliyor. Daha fazla kan dökülmesini
bekliyor. Buna fırsat vermeyelim. Kürtler için anayasal hakları istemenin anlamı
yok Bu kilit kavramlardan bir tanesidir. Yani bir soy devleti değil, ırk
devleti değil, yurttaşlık, vatandaşlık devleti. Bu kilit anlamda bir faktördür.
Bir de asli kurucu faktörü önemlidir. Ben şimdi düşünüyorum son günlerde
"neden siyasal haklar istemenin anlamı yoktur". Çünkü siyasal haklar
zaten Anayasa'da güvence altına alınmıştır. Bu haklar kullanılmıyorsa suç rejimde
değildir, partilerin yapısındadır, liderliklerdedir. Yani şunu söylüyorum,
Kürtler için anayasal hakları istemenin ne anlamı
vardır. İstenecek hak zaten siyasaldır ve zaten vardır. Kürtler Türkiye'de azınlık
değil Zaten vatandaşlık hakkı var. Kürtler, Türkiye'de bir azınlık değil ki,
mesela Suriye'de parti kuramaz, hatta oy kullanamaz, vatandaş bile değildir.
Diğer yerlerde de benzer durumlar vardır. Ama
burada (Türkiye'de) sonuna kadar vatandaştır ve
vatandaşlık ve siyasal hakkını kullanabilir. Başlangıçta asli öğe kabul ettiği
için bu ayrım hiç düşünülmemiş. "Sen Kürtsün, bunun dışındasın" denilmemiş.
Her şey aynı zamanda senin içindir de denilmiş. Bu bana göre kimsenin üzerinde
durmadığı bir husus. Türkiye Cumhuriyeti’nin anayasası ki 24'lerde bile belirlenirken
bu böyledir, Kürtlerin aleyhinde hiçbir şey yoktur. Her şey olduğu gibidir,
yani müşterek düşünülmüştür.
Anayasa'da her şey var. Yani Kürt kimliğine gerek
yok, zaten orada her şey var. Anayasa'da var, peki ne arıyoruz biz. Anayasada örgütlenme
var ama siyasal faaliyet çerçevesinde. İsyan yaparak değil. Bana göre buradaki
cehalet ve bunun kötüye kullanılması kadar Türkiye'nin ciddi bir sorunu olamaz.
Ben yöntemi istediğim gibi uygulayamadım, tutturamadım. Anlayış bulamadım
diyelim. Ben muhatap aradım olmadı. Genel olarak ruh halimi anlatıyorum.
Sonuç olarak diyorum ki anayasal vatandaşlık önemli
bir kavramdır. Ben şimdi bunun anlam ve derinliğini kavramış durumdayım.
Anayasal vatandaşlığa dayalı bir devlet, bir soy devleti değil, vatandaşlık devletidir.
Her milliyetten, her kimlikten insanlar bu vatandaşlık hakkını kullanarak yükselebiliyorlar,
bu çok önemlidir. Kürtçe'ye engel yok. Bir kısmı şeyimizi istismar ediyorlar. Derler ki,
dilimiz yasak, kültürümüz yasak. Aslında yasak değil. Şu anda kurulan Mezopotamya
Kültür Derneği yeterlidir bana göre. Yani onun özgürlüğü kırk yerde vardır.
Türkiye'de zaten demokrasi var, isteyen istediği
partiyi kuruyor, sosyalist parti var, özgürlük partisi filan kurulabiliyor. Bir
engel var mı, yok. Kürtçe konusu işte
Mezopotamya Derneği var, istediğin gibi oyna, şunu
yap bunu yap. Enstitü kurulmuş. Engel var mı, yok. İşte bu eşittir demokrasi,
bitti. Şimdi devlet bunları zaten sağlamış diyorum. Amaçlar gerçekleşmiş. Türk'ten daha iyi Türk hissederim
ben, öyle halis muhlis Kürt değilim. Türk'ten daha iyi Türk hissederim. Hiçbir milliyetçi
Türk kendini benden daha iyi Türk saymasın. Benim tüm yaşamım, her şeyim Türkçedir. Pratik olarak en iyi bir Türküm. Ben Türk'ün bir parçasıyım ama Kürtlerle de ilgileniyorum. Çok az Kürtçe biliyorum. Ancak her şeyim Türkçe.
Düşünce yapım Türkçedir. Ben Türk düşmanlığını hiç
kabul edemem. Türk ulusu ağacın kökü, Kürtler dalı Türk Ulusu ağacın asıl köküdür.
Kürtler büyük bir dalıdır. Çerkezler küçük bir dalıdır. Biz, bilim dışı bir şey söylemiyoruz. Tarih de
bunu doğruluyor. Ben buna inanılmaz katkılar yapacağıma inanıyorum.
Çürümüş dalı temizleyip düzgün bir aşı ile bu dalı
tekrar filizlendireğiz. Bu kesinlikle Cumhuriyetin tamamlanmasıdır. Cumhuriyet
halkın idaresi değil midir! Ağalar, şeyhler, tarikatlar demek değildir. Halen
Refah'ın şeyi orada tarikat değil midir! Bir sürü dinci şey vardır. Elli altmış
yıldır bu vardır. İsyanların kaynağı bu
ilişkiler yumağı değil miydi! Demokratik Cumhuriyetin
en temel ayağı olacağız. Türkmenlerin Kürtleşmesi Türkmen boyları Anadolu'ya
geldiklerinde, Kürt aşiretleri ile tanışmışlardı. Bir kısmı Kürtleşmiştir.
Benim aşiretim Bazuki de aslında Türkmen boylarına kadar gidiyor. Yani
Türkmen'dir. Örneğin Karakeçililer de Türk'tür. Ziya Gökalp de böyle
söylemiştir. Sonradan gelen Türkmenler Kürtleşmiştir. Yani Kürt-Türk
karışımı ileri derecededir. Sonuna kadar Türkçülük...
Bütün Türkiye ile demokratik birliktelik demek,
Cumhuriyet demektir. Bu sonuna kadar Türkçülükle bağlantılıdır. Cumhuriyetin kuruluş
felsefesi ile Misak-ı
Milli ile bağlantılıdır. 20'lerde Kürtler, ulusal
kurtuluş savaşına bir kardeş olarak katılmışlardır. Sonrasında Kürtler üzerinde
iyice gelişen feodalite hem Kürtleri perişan etti hem Türkiye'ye büyük zarar
verdi. Türkiye'de
demokrasinin bu kadar sancılı olmasının sebebi hep
doğu ve güneydoğudaki problemdir. Bu feodal, aşiretçi ve dinci şey kırılırsa o
zaman inanılmaz gelişme olacaktır.
Cumhuriyette özgür yurttaş, özgür toplum
olacaktır. Hakkari'de Türkçe öğretelim Türkiye'nin tarihindekinden daha büyük bir
gücü kendimiz yaratalım. Türkiye'nin kullanabileceği bir güç yaratalım. Türk-Kürt
kardeşliğini yeniden düzenleyelim. Bunları biz düzenleyemezsek, karşı kuvvetler
bunları düşünecek ve düzenleyeceklerdir. Mesela, Hakkâri'de eskisinden daha
fazla Türkçe öğretilmeli, bakın Kürtçe değil, Türkçe diyorum. Her bakımdan
İstanbul Türkçesi olsun. Arabistan'dan Afganistan'a kadar etkili olacak Türkçe
merkezli nüfus mükemmel Türkçe merkezli, yani bir kısmı Arapça bir kısmı Kürtçe
bilen ana ekseni hepsinin Türkçe konuştuğu bir nüfus. Bu Türkiye'nin en büyük
zenginliği olacaktır.
Bununla İran'a, Arabistan'a, Türkmenistan'a ve
hatta Afganistan'a kadar etkili olabiliriz. Kürt meselesinin çözümü mevcut. Anayasa'da
Dolayısı ile bizim Kürt meselesinde aslında atacağımız adımlar,
geliştireceğimiz
çözümler Anayasa'da mevcut olan şeylerin bilince
çıkarılmasıdır. Sadece şimdiki anayasa değil, 1921 ve 1924 anayasalarını da.
Bunları bilince çıkarmamızdır. Elbette bir ayrılık filan yok ama bunu bilince çıkaralım.
Sen asli vatandaşsın hakkını feodalite öyle bir çürüme yaratmış ki gerçekten
halka nefes aldırmamış. Bu işin püf noktalarından birisi budur. Ayrı devlet
yaşamaz. Neden ayrılma gereği doğsun ki, ekonomik olarak hiçbir gereği yok.
Dikkat edelim tam tersine dağlarda ekonomi falan kurulamaz, iki sosyal
zenginlik desem zaten iç içe geçmişiz. İnanılmaz düzeydedir. Hiç kimse bu
sosyal dokuları parçalayamaz. Parçalasa bir gövdenin kolunu koparmış gibi olur.
Veya bir bacağın kopmasıdır ve bu gerçekten çok anlamsızdır. Koparsa siyasal
olarak daha geri bir duruma düşeriz. Hatta küçük bir devlet bile kurmak istendiğinde
hiç kimse kabul etmez. Velev ki kurduk dağın başında bu devletin hiçbir şekilde
gelişme şansı yoktur.
Esas mesele feodalite. Feodalite meselesini küçümsememek
gerekir. Türkiye'deki demokrasiyi de zehirleyen budur. Feodalitenin ilişkiler yumağıdır.
İşte Hizbullah şimdi bunu esas alarak gelişiyor mu, işte her türlü tarikat
böyle gelişiyor mu, yetmiş beş yıldır Türkiye'nin demokratik gelişmesini zehirleyen
bu ortam değil mi? Yine halk üzerine en anlamsız cahillikleri, gerilikleri
yürüten dayatan bu ilişkiler yumağı değil midir? Tekrar söylüyorum, isyanlar
gibi şeylere yol açan bu ilişkiler yumağı değil midir? Bunlardır.
Şimdi Cumhuriyetin en sağlam dayanağı ayaklardan
biri olacağız. Bu ayaklar üzerinde Ortadoğu'yu titretebilecek bir konuma dönüşecektir.
Lider ülke Türkiye olmalıdır 'Nasıl yüzün tutar' diyebilirsiniz. Örneğin ben
geldim yakalandım, ordu bence demelidir ki "senin savaşının işte sonucu budur
ama doğrusu da budur" demeli. Onun için vurguluyorum, yani çok Türkiye
aleyhinde isem diyecek "Türkiye aleyhinden vazgeçeceksin, doğrusu budur bunu
yapacaksın" demelidir. Ben çok mu istedim böyle olmasını, hayır ben yüzde doksan
eylemlere karşıyım diyorum. Yani bana göre mümkündür, nasıl onbeş yıldan
sonra nasıl yüzün Türkiye'ye tutar denilebilir.
Ama en büyük sevgi bendedir yine şaşarsınız. En büyük hizmet tutkusu bendedir.
Eğer en derin bu ülke insanlarının her düzeyde gelişmesine çalışmazsam, barıştan
tutalım bunun çok kapsamlı bir ekonomiye ulaştırılmasına kadar, kardeşlik
duygularının bir daha yıkılmamacasına müthiş gelişmesine çalışmaz isem ne
yaparsanız yapın.
Beraber yapacağız, kanıtlayacağım. Ben tedbirsiz
değilim, dikkatle dinleyin lütfen Bunun en pratik yolu ne biliyor musunuz?
Genel otoriteyi ele almak önemli idi, çünkü işler bu noktaya geldikten sonra
kırk kullanılacak zeminler doğuyor, her an benimle başlayacak bir barış atağı
yapmak istedim, belgeler gelecektir, görürsünüz, şu anda bunu küçük görmemelisiniz.
Evet, o tarihlerde belki
sonucu ortaya çıkmadı ama şimdi bu imkân vardır.
Bu sıradan bir şey değildir. Bir örgütün iliklerine kadar battığı bir eylemi
durdurup "gelin, barış kardeşlik çalışmasına yönelin" bunu küçük görmemelisiniz.
Bu yalnız kanı, acıyı durdurma değildir. Bu yüz yıllık bir şeyin gelişmesi
olacak. Yalnız o mu değil, o dıştaki şeyler çekilecek, bir de komşular var, onun
da büyük etkilemesi yaşanılacak. Bunlar Türkiye'ye Türkiye katmaktır. Beraber
yapacağız. Yani beraber böyle oturacağız, Türkiye'nin iyiliğine olan işler nasıl
gelişiyor göreceğiz. Şu anda bütün komşular zıt mı, bütün komşular zorluyor mu
evet ama artık biz zorlayacağız. Bunu kanıtlayacağım. İradem elimden alınmadı, isteğimle
yapıyorum.
Ben burada neden bu kadar kıyamet koparıyorum, anlamanız lazım. Batı budur.
Yıllarca Türkler üzerinde her türlü oyunu oynamıştır. Kıpçakları, Peçenekleri birbirine
kırdırmıştır. Karakoyun Akkoyunlu'lara da aynısını yapmıştır. Batı durmuyor.
Batı daha o zamandan
durmuyor elçilerini gönderiyorlar. Birbirlerine kırdırıyorlar.
Dolayısı ile Kürt olayı üzerinde çok kapsamlı duruyorlar. Attıkları adımlar da
küçümsenemez.
Kesinlikle çelikten güçlü bir Türkiye kuralım.
Bunda en ufak bir şüpheniz olmasın. Bazıları benim için iradesi elinden alınmış
diye işliyorlar, kesinlikle öyle değildir, bu benim istediğim bir yaşamdır. PKK'yı
Türkiye sevgisiyle donatalım Bütün oyunlara rağmen sonuç alıcı şeyler olacak.
Türkiye'nin bu sürecinde ben olumlu rol oynayacağım. Sonuna kadar gerçek emek
verenlerin, gerçek yurtseverlerin Türkiye'si ile yürüyeceğim. Açık söylüyorum
ben Türkiye'ye zarar verenlerin aleti olmayacağım. Bakın PKK da büyümüştür.
Bunların hepsini Türkiye sevgisi ile donatalım diyorum. Ben, Türkiye ile
birlikte çalışmayı, Avrupa ile iş yapmaktan çok daha önemli bulurum. Bu
ustalıkla olmak zorunda, bazılarını birden bire karşıma alsam olmaz çünkü
bunlar güçlü. Bu kullanmak isteyenler, yani bu adamlar tehlikelidirler, dengesizdirler.
Kürtçülüğün bu durumuna
Mustafa Kemal de karşı çıkmıştır. Beni onlarla
aynı kefeye koymamanız lazım.
Ben hep sırat köprüsünde politika yaptım. Bunlar beni neden harcamak istediler,
bana küçük bir yer mi bulamadılar. Mesele o değil mesele benden kurtulmak içindi.
Çok önceden beri benden kurtulmak istiyorlardı. Bizi hep Türkiye'ye karşı
kullandılar. Şu anda hazırlığımız tam şu anda bana göre diğerleri panik şeyine
girdi. Hiç çekinmemelidir. Devlet olarak alet ol demiyorum. Oranın kitlesi
hazırdır. Bütün alt yapısı hazırdır. İran'da ve Kafkasya'da da hazırdır. Onlar Türkiye'yi
nasıl zorladılar biliyorsunuz. Şimdi bunlarla Türkiye dünyayı zorlar. Bu bir
müjdedir. Büyüyen Türkiye'den herkes kazanır. Bizi hep Türkiye'ye karşı
kullandılar. Biliyorsunuz en sonunda işte mecliste böyle bir cüretkârlığı
yapabildiler. (Merve Kavakçı olayını anlatıyor) Refah ve İran'ın durumu budur
dikkat etmek lazım.
ABD'yi yedeğe düşürelim Türkiye'ye dayalı büyüklük
derken bu eşittir imparatorluk değerinde bir şey diyorum.
Bu çok önemlidir, mesela İsrail Ortadoğu'da şey
olmak için büyük gayret içindedir diyorum. Çünkü o da büyük ve stratejik
düşünüyor. İngiltere, Rusya şu bu fazla şey etmeden diyorum, ABD tüm gücü ile
gelmek hâkim olmak istiyor ama ABD'yi biz yedeğe düşürelim.
Pırlanta gibi bir subaysınız. Siz bir
yurtseversiniz. Sizi karşımda canavar bir sorgucu olarak görmüyorum. Bu ülkeye
gerçekten hizmet eden pırlanta gibi bir subaysınız. Ben de yapabilirim diyorum.
Yaşım belki biraz geçmiş ama bazen ah gençlik nerdesin diyorum. Bu hizmet aşkı
kesinlikle görülmelidir. Bütün sorumluluk bana aittir. Bir de bu bütün eylemler
falan bana yüklenmesin. İran ve Irak'ta kullanacağınız güç oluruz Benim
disiplinli bir görev anlayışı içinde olduğumu sanırım siz biliyorsunuz.
İran'daki kitle çok önemlidir. İran'ın ipi şu anda
tutuldu. ABD orada iki kişi çalıştıramaz ama biz ayaklanın desek yapacak bir kitle
var. Bu Irak için de böyledir. Elbette bu adamlar boş durmayacaktır. Biz Türkiye
olarak hemen oraları etki altına almalıyız. Bunu ben yapacağım. Türkiye'nin
büyük gücü olacak. Kardeşim (Ferhat kod) Osman'ı İsfahan'a çekmeye çalıştılar.
93'ten beri ben bunlarla mücadele ediyorum. Cuma'yı (Cemil Bayık) kontrol
altına almak için çalıştım. Talabani'nin onların üzerinde çok çalışması vardı.
Bir Kani'yi, bir Mahir'i kontrol için çalıştım. Bunları sıradan bir gelişme olarak
görmeyin. Avrupa, PKK üzerinde kendi modelini kurmuş, ben onlara fazla geliyorum.
Şimdi Cumhuriyetin en sağlam dayanağı ayaklardan biri olacağız. Bu ayaklar üzerinde
Ortadoğu'yu titretebilecek bir konuma dönüşecektir. Lider ülke Türkiye olmalıdır.
Bütün Kürtleri Türkiye ile bütünleştireceğim İleride
çok daha net bir formül söyleyeceğim. Bu savunma bütün kalınlıklarına rağmen,
bir çözüm platformuna dönüşecektir. Mutlaka olacak. Yalnız PKK'yı değil, bütün
Kürt kitlelerini genelde Türkiye ile bütünleşmeye çağıracağım. Bunun için
onların beynini yavaş yavaş getirmem lazım. İşte bu harika bir yaklaşımdır. Misakı
Millici olmak aktüel bir konudur Misakı Millici olmak aslında aktüel bir konudur.
Hem Irak'taki parça meselesi var. Sevr'in aşılması olayıdır. Sevrciler de gerçekten
vardır. Onları da kesinlikle küçümsememek[BK1] gerekir. Mesele sadece silah değil biliyorsunuz,
ideolojik ve politik hazırlık çok önemlidir. Bizi yani beni kullanmak istiyorlar.
Her türlü hakareti kabul ederim Mükemmel Cumhuriyet sentezine doğru gideceğiz
doğuda. Pırlanta gibidir. Ürünlerini yakında göreceksiniz. Eğer orada yüz
yıllık bir kazanımı vermezsek önce beni kessinler. Her türlü hakareti kabul ederim.
Cumhuriyete en güzel taze kan nasıl ki, Ulusal Kurtuluş Savaşında verildi, yine
biz vereceğiz. Bu çok önemlidir. Bunu, bu heyecanı duymamı şeye bağlamayın, yani
ne Şam ne Roma. Zaten ben Şam'da yaşamadım. Hasta gibiydim. Bunu ileride size
gösteririm. 17-18 sene kaldım, iki kelime Arapça öğrenmedim. Ben bu anlamda Türkiye'den
kopmadım. Şimdi iğne ucu kadar fırsat da olsa onunla kazandığım duygu
düşünceler hiçbir şeyle değiştirilemeyecek kadar güçlüdür. Yani yapılacak iş
çok büyüktür. Türkiye'nin güvenliği ve Cumhuriyetin esenliği için diyorum.
Heyecanım bu yüzdendir.
Kritik noktadayız.
Vahim bir duruma geldiğim çok açık. Yani Anayasa temelinde bu gücü oturtacağız. Cumhuriyetin en sağlam bir gücü olacak. Ben, bunu kendi ellerimle yapacağım. Yani bu Cumhuriyete en bağlı doğu insanı olacak. Yüz yıl, iki yüz yıl kopmayacak insanı yaratacağım. Tekrar söylüyorum, Türkiye kazanacak, mahcup olmayacağız. Ben ne yapayım işte kavga olur. Okuyorum tarihte de hep olmuş Selçuklularda, Oğuzlarda sel gibi kan akmış. Korkunç vurmuşlar birbirlerini. Ama sonra birlikte devlet kurmuşlar. Benim hedefim aslında hep güzel bir Türkiye idi, ama ufak hatalarım oldu, sonunda çok vahim bir duruma geldiğim çok açık. Bundan dolayı en büyük acıyı ben çekiyorum. Yani aslında bu topraklara benim kadar sarılacak adam yoktur. Şimdi bu şans toprağa girerse yazık olmaz mı?
Halk Barzani-Talabani'den nefret
ediyor. Bu Misakı Millici bir yaklaşımdır. Orada bana göre pek Arap ve İran
etkinliği yoktur. Yani Türkmen ve Kürttür. Yani bu Barzani,Talabani konusunda halk
bunlardan gerçekten nefret ediyor. Halkın bizimkilere olağanüstü ilgisi
olduğunu biliyorum. Ufak bir destek olsa bunları dıştalama, bunları bırakma
olur. Kısa bir süre sonra buradaki kitlenin dört dörtlük tutulmasıdır. Bunlar
çok tarihidir ve bana göre de gizli kalmalıdır. Orada ufak bir yönlendirme ilişkisi olabilir. Bu Barzanileri, Talabani'leri güçlendirmeye
hiç gerek yok. Yavaş yavaş gereksiz adamları zayıflatalım. Yani demokrasinin yönünü açık tutalım, oraların üzerinde oynayan zaten birkaç aşiret adamıdır. Biz, biraz köprü olacağız. Oradaki kitle ile Türkiye arasında bunu yapacağız. Bundan hiçşüpheniz
olmasın. Yani programı siz kendiniz belirleyin. Çeşitli şekillerdeki insanları eğitelim, getirip içine koyalım. Zaten son zamanlarda bine yakın İran'lı geldi, iki üç bine yakın Suriyeli Kürt var. Bu ne demek artık klasik örgütler bitiyor. KDP, YNK bitiyor. Yepyeni bir dönem açılıyor. Ve buna her gün yeni bir güç katılıyor. Biliyorsunuz ABD beş bin Kürdü aldı götürdü eğitmek için, bunları boşuna mı yaptı. Dünyada herkes bunu yapmak istiyor. Bunlar Talabani’yi büyük ihtimalle kullanacaklar. Barzani zaten şeydir. Mahalli bey gibidir.
Onu herkes kullanır, Saddam kullanır, şu kullanır.
Yani orada İsrail’in de etkisi gelişebilir diyorum Talabani ve Barzani kullanılan
güçlerdir. Bunlar Talabani’yi büyük ihtimalle kullanacaklar.
İran üzerine iyi düşünmek gerekiyor. İran 80-90
arasında
bu dini şeyin örgütlenmesinde İran’a büyük
tavizler verildi. Sırf bizi biraz zorlamak için. Onlar ikili oynadı hem bize oynadı,
hem Türkiye’ye oynadı. Her iki taraftan da yararlanmaya çalıştı. Epey mesafe
aldılar. Çok güç biriktirdi. Tıpkı Hamas olayında olduğu gibi bütün hesapları
da şuydu; biz devreden çıkarsak, yani uzlaşır veya ezilirsek, rap diye kendi
çizgisini Türkiye’ye oturtacak. Şimdi olan biten budur. İşte Hizbullah son 94-95’ten
beri doğuda habire aday olmaya çalışıyor, Refah’ın biliyorsunuz doğuda aldığı
şeyler hep bizim yarattığımız boşluğu değerlendirmedir.
Ben Türkiye’yi unuttum, 93’lerden
beri zamanımın büyük bir kısmını Kuzey Irak üzerine yoğunlaştım ve Talabani Barzani
ikilemini çözmeye çalıştım. Ve şimdi de o tam istediğim noktaya doğru hızla
gidiyor. Barzani ve Talabani’ye nefes aldırmayalım.
Bunlar Irak’ı kapmak isteyecekler. Bu açıdan bizim
gücün Türkiye’ye gelip yasal sürece girecek olanlar girer. Diğerlerinin hepsi
orada yoğunlaşsın. Kesin yani sizin de gözlerinizin önünde olsun. İşte bu Barzani
ve Talabani’nin nefes alamaz duruma getirilmesidir. Türkiye’nin on yıldır, yirmi
yıldır yapamadığını biz yapacağız diyorum. Tekrar söylüyorum bu parayla pulla
alınamaz. Zaten bir önerim de bu Erbil’i almaktır. Süleymaniye üzerinde biraz
Talabani’nin etkisi varsa Duhok üzerinde biraz Barzani’nin etkisi varsa her
yerde biz oluruz. Irak’ta bizimkileri hazırlayalım Orada kesinlikle bizimkileri
hazırlayalım, biz orayı tamamen kazanabiliriz.
Arkadaşlara çok rahatlıkla Türkmenler ile ilişkiye
geçebilirler. Bu aşiret şeyleri orada aslında azınlıktırlar. Destek olmasa bile
birazcık böyle ayarlama gibi bir şey olursa iyi olur. .ünkü orası Kıbrıs’tan
daha önemlidir. Hiç kuşkunuz olmasın, böylelikle kazanılmış olacaktır.
Unutmayalım, bugün Saddam gider başkası gelir. Arabın
şeye ihtiyacı yok, petrolü zaten var. Arabın
ülkesi zaten geniş. Afrika’nın kuzeyinden bilmem nereye kadar, dünya kadar
petrolleri var. Bir de o kadar katliam olmuş. Onu tekrar egemen kılmanın gereği
yoktur.
Bu Barzani Talabani şeyine ben
ilkeli karşı çıktım. Onları oradaki insanların üzerinde etkisiz bırakmak basit
bir olay değildir. Bu konuda çok büyük mücadelem var. Ve bunun ileride Türkiye’nin
hizmetine neler katacağını göreceksiniz. MHP bizimle iş yapsın Irak Türkmenlerinden
benim bir sürü dostum vardır. Türkmenler halis muhlis Türktürler. Onlar Selçuklu
Türkmenleri’dir. Temiz insanlardır.
Mehmet Özbek’in Kerkük türküleri falan güzeldir.
Dilleri de Kürt.e ile çok iç içedir. Yani işte şimdi MHP iş yapmak istiyorsa gelsin
bizimle orada yapsın. Yani gelsin
beraber yapalım. Zararım dokundu, on kat
kazandıracağım Ben elimdeki gücü biliyorum. Çünkü müthiş bir güç. Bu gücü
İngiltere 200 yıldır ele geçirmek istiyor. ABD, İran vs.yıllardır müthiş ele
geçirmek istiyor.
Tamam, Türkiye’ye benim zararım dokundu ama on kat
ona kazandıracak imkânım var; niye buna gelmeyeceksiniz. Büyük kazandıracağım. Talabani-Barzani
ile herkesle oynar İran’da diğer şey daha güçlüdür. Dikkat etmek lazım.
Hatemi’yi aşabilirler.
Diğerleri de Ortadoğu’da bu Hizbullah şeylerine güç
verenlerdir. Çok tehlikelidirler. Bana göre onların Türkiye üzerindeki tam
çalışma derinliği bilinemiyor.
Irak’ı da çok kullanabilirler, Barzani ile de
yaparlar. Zaten içinde adamları var. Ethem Barzani var, devrimci Hizbullah partisinin
başı, işte o öyledir. Yani Talabani ile İngilizler ve İran oynarken Barzani ile
de herkes oynar. Sonuçta demek istediğim, tedbir alınmaz ise Türkiye üzerine
oyunları artar.
Lübnan’dakilerin de Türkiye üzerine ilgilerinin
büyük olduğunu biliyorum. 93-96’da Türkiye’den
bazıları bunlarla ilişki kurdu.
Erbil planı
Yalnız Irak’ta mevzi kazanmak için 15-20 yıldır büyük mücadele verdim. Talabani ve Barzani tekelini kırmayı da küçümsemeyin; çünkü arkalarında büyük güçler var. Kendilerini her şekilde satarlar. Çok ucuza Türkiye’ye de yanaşırlar. Onlara lütfen inanmayın. Biz ilkeli tavır aldıktan sonra bunları aşarız. Bunları nefes aldıramaz bir biçimde Türkiye’ye bağlarız. Onun için Erbil planını söyledim. Biraz daha o şehirlerde de ağırlığı oturtursak, Türkmenlerle birlikte iç içe olursak bunlar köpek gibi bağlanırlar. Ne Amerika’ya ne İngiltere’ye ne İran’a ne şuna ne buna değil, Türkiye’ye bağlanırlar; neden, çünkü taban bizim. Orada sağlayacağımız şeyi direkt asker yapamaz. Direkt yaparsanız Sırpların Kosova’daki durumuna düşersiniz.
Barzani Kürtlük nedir, bilmez Bu
Barzani de dahil, şöyle bir Kürtlük nedir deseniz, bir mektup yazacak yetenekleri
yoktur. Dolayısı
ile bu olanlar ne kadar Kürt isyanı sayılabilir. Bu, önemli bir soru
işaretidir. İsyanlar aslında İngiltere’nin bölgeye girmesi ile etkinlik ve
misyoner çalışmalarıdır. Ayrıca isyancıların, aşiretlerin o zaman her tarafa doğru
çalışan şeyleri vardır. Halen de öyle, mesela Barzanilerin bir kısmı Saddam ile
çalışır, bir kısmı İran ile, işte bir kısmı Türkiye ile. İşte buraların böyle doğal
bir özelliği var. İki yüz yıldır bunu devam ettiriyorlar. Buna Kürtçülük yaftası yapıştırmak
hatalıdır. Şeyh Sait isyanı da böyledir. Şivan, kendini Kürt önderi diye
yutturuyor. Bu Şivan için söyledim. Basit bir türkü söylüyor, kendisini Humeyni
yerine koyuyor. Yani basit bir müziği siyasi şeyin yerine koyuyor. Yani basit
bir kültür olayını bir siyasi önderlik gibi yutturmaya çalışıyor. İşte bu Şivan
olayı öyledir. Uzun süre türkü söyleyerek kendisini bir Kürt önderi olarak
yutturmak istiyor. Yani sanatın, kültürün rolü ile siyasetin rolünü karıştırmaktır.
Bu Kürt aydınlarının da
olayı budur. Yaptıkları sıradan,
basit bir kültür çalışmasını kalktılar Kürtçülük diye sundular ve bu bizi
yaktı.
Kürt işbirlikçiliğine karşıyım.
Kürt işbirlikçiliğine karşıyım. En son günüme
kadar istese idim Talabani’nin yanına gidebilirdim. O beni Amerika’ya, İngiltere’ye
götürebilirdi. Onlarla buluşturabilirdi. Ben Şam’dan çıkmadan önce özel
davetçisini yanıma gönderdi. Nefret ettim, görüşmedim bile. Bunu açıkça söylüyorum.
Ondan sonra Barzani ile
görüştüğünde benim için “Bu, ne yaptığını bilmiyor”
dedi. Ben gitmedim, tavrımı koydum; çünkü biliyordum, çok kötü oynayacak.
Anladım her şeyi yapabilir, öldürme şeyinden çekindim yani. Talabani, Bayık’ı
çekmek istedi.
Dünya çapında stratejik karar alınmış (Irak
konusunda). Çok hassas olunmalı. İngiltere ağırlıklı diye düşünüyorum. PKK’yı
ısrarla dıştalama, Talabani olayını
çok iyi biliyorum. O zaman Talabani yalvarıyordu. Diyordu,
sizin bütün güçleriniz gelsin YNK (KYB-Talabani’nin partisi) bayrağı altında
şey etsin. Biz her tür
yardımı yaparız. İkinci bir şey de ki kaynağı İngiltere’dir,
biliyorum. Bu gücü ilerde Türkiye’ye karşı kullanacağız diyorlar. Bunun
belgeleri var bende. Bu dediğim işte bu son eylül şeyinde. Bu deli dedi Talabani,
biliyorsunuz. Benim için bu sözü kullandı. Bu deli dedi, ne yaptığını bilmiyor
dedi, sonra yalvardı Cuma’ya (Cemil Bayık) çekil gel diye. Orada birkaç kadına
yer filan verdiler, iki tane kaçırdılar. Orada birkaç kamp vardı, olduğu gibi
YNK’nın şeyine çekmek istediler. Cuma (Cemil Bayık) oradan bir grubu hedefledi.
Aman dur, oyuna geliyorsun
falan dendi. Yani 93’teki Ferhat
olayı gibi. Benden çıktığını lütfen söylemeyin
Yani bu çok önemlidir; istenilen, PKK’nın bütün
gücünü Türkiye’deki, Avrupa’daki kısaca her yerdeki gücünü yedekleyip Saddam
sonrası kullanmaktır. Yani alın işte Türkiye’ye karşı bir koz. Olay budur. Bu
çok somut bilgidir. Benden çıktığını da lütfen söylemeyin.
Sonrasında KDP’yi eritmeyi düşüneceklerdi. KDP
aşiret gücüdür biliyorsunuz. Onların bir kısmı İran ile, bir kısmı Irak ile olur
biliyorsunuz ama fazla bir şeyi olmaz. Bunu şimdiden çok iyi görelim diyorum.
Yani beni çağırırken de gel uzun vadede böyle çalışalım diyorlardı. Ben inanmadım,
tereddüt ettim. Dedim ki bu her türlü oyunu yapar ve gitmedim de. Orada her
şeyi yapardı, çok korktum, çekindim gerçekten. Yani oyunun arka planını gördüm
bir de oraya gitsem durumu dengeleyemezdim onun için dışarıda kaldım ve
dengeledim. Sırf bunun için
dışarıda, Suriye’de kaldım.
İngiltere’nin istediğini Türkiye yapacak. Bunu küçümsemeyin;
bu çok kapsamlı ve büyük bir oyundur. İkide bir sanki Türkiye yanlısıymış gibi
de İngiltere bazı kararlar çıkarıyor, PKK’yı şöyle bitirtelim Türkiye’ye, böyle
bitirtelim diye, hikâyedir; işte onun için söylüyorum, gelin Türkiye’nin bu
derdini hemen bitirelim diye. Onların meselesi PKK ile Türkiye’nin çatışması
değil, mesele PKK’yı yanına alıp uzun vadede
Türkiye’ye karşı kullanmak. İşte 23-26 Şeyh Sait
oyunu böyledir, bunlar çok önemlidir. İşte şimdi bizim oradaki gücü hemen bu
paralele sokalım. Bunlar büyük tecrübelere dayanarak söylediğim şeylerdir.
İngiltere’nin dağ gibi ayarlamak istediği şeyi Türkiye yapacak. 1923-26’dan
daha dev gibi gelecekler Yoksa inanın 23-26’dan daha dev gibi gelecekler. Hiç
bu konuda şüphem yok.
Yunan İstanbul için gelir, İran ve Ermeni bunun
içindedir. Hatta bana göre İsrail’i bile Suriye ile barıştırıp onunla da şimdiden
bölgede Türkiye’nin etkinliğini önleme peşindedirler. Bu çok açıktır. Konu derin
ve kapsamlıdır. Burada tıpkı Türkiye Misakı Milli’den nasıl koparıldı, nasıl
nefessiz bırakıldı Kürt isyanı ile birlikte, aynı olay daha da derindir; çünkü Orta
Asya’sı da var, Kafkasya’sı da var. Olay bu kadar büyüktür diyorum.
İran’a karşı önlemler almalıyız. İran bir şeyler
yapmak isteyecek önlemeliyiz. Sınırlarda önlem almalıyız, bu imkân kesinlikle
elimizde. Arap şeyi olacak, her şeyi Araplara veremeyiz. Zaten Şia esas
İran’dır. Sünni kesim sınırlıdır.
Her şey yeniden oturtulurken bile gücü bence son
derece sınırlı olmalı (Irak için) yani katliam yapacak güç artık kalmamalıdır. Türkiye, İngiltere kadar Irak’ta
hak sahibi değil midir? Bakın dikkat edin Talabani Türkiye’nin bu olası şeyini,
Irak üzerindeki olası şeyini önlemek için, 1975’ten beri çalışıyor. Biliyorsunuz
Ala Rızgari’yi filan çekti, en son bizi çekmek istedi. Ve ben büyük
mücadele verdim. Bunu küçümsememek gerekir yani. Yani İngiltere ve
Talabani 93’te bizim Osman’ı yanına çektiğinde ne yapıyordu biliyor musunuz?
Bizim bilgimiz var bir taraftan el altından haber veriyordu “gel şurada PKK’yı
vur” ama diğer taraftan Cuma’yı (Cemil Bayık) ve
Ferhat’ı çekmeye çalışıyordu. Ve ben bunların hepsini
önledim. Irak sadece Irak’ın alınması değildir. Türkiye’nin can evinden prangalanmasıdır.
Yani İngiliz seçeneğini güçlendirecek şeylerden kaçınalım kesinlikle alet
olmayalım diyorum. Türkiye, İngiltere kadar burada hak sahibi değil midir? Geldim
devlete katıldım. Bu temelde ‘ben geldim devlete’ katıldım diyorum. ‘Geldim bu
siyasi rejime katıldım’ yani, ‘bu demokrasiye katıldım’ diyorum. Ben bunu daha önceleri
de çok istedim. Daha Roma’da iken Sayın Tayfun Talipoğlu’na söyledim. ‘Git
söyle bana bir yeşil ışık yakılsın’ dedim. ‘Beni burada bunlarla uğraştırmayın’
dedim. Kendisi şahidimdir. Genelkurmaya söyleyin beni fazla ezmeyin lütfen.
Eylülde zaten ateş kesmiştim, ‘bunlardan kurtulmak istiyorum’ dedim. Devletin
tekliğine, ülkenin bütünlüğüne dair tezlerim de vardı. Hepsi yazılı, belgeli.
Ben bunları şimdi söylemiyorum ki, beni ateşe attılar, ne
yapayım. Benim için hizmet önemlidir Ben sadece
şunu başardım sağ olarak buraya geldim. Elçilikten çıkarken getirdiler ‘bir
tabanca al’ dediler almadım. Alsaydım ölmüştüm. Ben biliyordum beni öldüreceklerdi
Kenya’da. Benim buraya sağ olarak ulaşmam bana göre başarıdır. Beni kesin imha
etmek istiyorlardı, bu çok nettir. Bu noktadan sonra benim için hizmet
önemlidir.
Devleti tanımadan ona karşı çıkmaya yeltendik. Devlet
eğer beni tasfiye etmek istese idi önceden yapardı, başka yollarla yapardı. Bu
Türk solundan avukat Ercan Kanar vardı. Dedim siz neden bu kadar az oy alıyorsunuz,
çünkü siz devleti tanımıyorsunuz. Eğilimini bilmiyorsunuz. Bu CHP de dâhil
böyle. Devleti tanımamışsınız. Bu benim de hatam. Yani biz devleti tanımadan devlete
karşı çıkmaya yeltendik.
Ne kadar tanıyorsun devleti, neyine karşı çıkıyorsun.
Ben bile devleti daha yeni yeni kavrıyorum. Daha Türkiye Cumhuriyeti’ni ben
yeni tanıyorum. Önüme ne sürüldüyse...Yani işte ütopik dedim ya, ben yetmişlerde
devleti nereden tanıyacağım. Önüme ne sürüldü ise
gençlikte o işte. Bu çok acı bir şey yani. Bu çok hazin bir
durum. Bizimkilere demek istiyorum. Binlerce, on
binlerce insan tanımadıkları devletle karşı karşıya gelmiş. Dediğim gibi biz bu
devleti anlamadan yıllardır savaşıyoruz sözde. Neyine savaşıyoruz aslında kendi
kendimizi vuruyoruz, farkında değiliz. İnsan önce devletini tanır, sonra
particilik veya siyasetçilik yapar. İşte biz bu tarihi hatayı işledik. Devletini
tanımadan siyaset yapılmaz. İşte Refahyol bilmem ne. Gerçekten bizim en büyük
hatamız bu. Kaldı ki o durumda iken biz devleti de tanıyamazdık. Ama hala
devleti tanımadan demokratlık taslamak olur mu? Ben Avukat Ahmet’e de dedim,
sizin bu sahte demokratlığınızla bir yere varılmaz. Devlet beni isterse idam etsin,
devletin ciddiyetini esas alıyorum. Ben bundan sonra bu yoldan yürüyeceğim.
Akıllandım, devletimle çıkış yolu arıyorum Mustafa
Kemal ta o zaman diyor ki, Arap dışarıda kalsın. El Cezire komutanı Halit Paşa’ya
söylüyor. Kürtleri diyor mutlaka alacaksın, Araplar dışarıda kalacak. İngiliz
ve Fransızlara karşı Kürtler savaşacaklar diyor. Yani Kürtleri çok net bir alma
şeyi vardır. Bugünlerde aynen 20’leri yaşıyoruz. Aynı şeyler sahneleniyor. Bunlar
o zamanki gibi boş durmayacaklar. Türkiye aleyhine yine çeşitli ittifaklar gelişebilir.
Üzerimizde oynadılar. 90’lardan sonra bu etki daha büyüktü. Mesela Kani gibi
diyelim. Mesela Rusya’daki Mahir Velat gibi tam bir kukla. Yani böyle her
birisinin etrafında dev gibi güç oluşturdular. İşte Ferhat (Kardeşi Osman Öcalan)
bile öyle olacaktı. Cuma (Cemil Bayık) Talabani’nin şeyinde kalacaktı. Bu benim
yüz akımdır. O zaman kararımı güzel verdim. Devletle demokratik birliktelik istedim.
Bu yüzden Türkiye bundan kuşku duyamaz. Bu yaptığım baskı ile bütün yolların
kesilmesi ile ilgili bir olay değildir. Ben aklımı başıma aldım ve devletimle
çıkış yolu arıyorum.
Devleti tanımadan desteksiz atıyoruz. Ben avukata
dedim yani devlet isterse burada nefes aldırmaz. Avrupa’dan çekinerek adım
atmaz dedim. Onlara şunu da söyledim “devletin işleyişini bilmiyorsunuz, gerçekten
devleti tanımıyorsunuz, bu devleti sizin de iyi anlamanız lazım, barışın,
devamlı devleti anlayarak iş yapın, devleti anlamadan ileri geri konuşmanız
beni de zorlar” dedim.
Tanımadan bilmeden desteksiz atıyoruz. Ortadoğu’da devlet adına çalışma.
Öyle bir takım şeyler oluşturdum ki Amerika da 40 yıl uğraşsa, Avrupa da 40 yıl
uğraşsa, İngiltere 150 yıl elde edemedi, Rusya’sı da dâhil hiçbir büyük gücün yapamadığını
yapacağım onların yıllardır yaptığını tersine çevireceğim.
İşte burada ilkeli olmak zorundayız, onlara karşı
adeta bir militan gibi tavır geliştirmek zorundayız. Bu sadece ordu
görünümlü olmaz. Açık söyleyeyim başka bir devlet
olsa bunlara müthiş yatırım yapar hem de “aferin, çalış” der. Ben yapmıyorsunuz
demiyorum. Kendi boyutumla ilgili konuşuyorum. Onun için diyorum ki, biz
Irak’ta büyük çalışmak zorundayız. Bir sürü geniş amacı olacak o çalışmaların. Devlet
burada yalnız başına askeri olarak iş yapamaz. Ama biraz önce taşeron dediniz, başka
bir ad da verebilirim, yani orada çok ciddi organizasyonlara ihtiyaç var.
Lübnan bile küçücük yerdir neler var. Irak muazzamdır, petrol ve dünya kadar su,
Dicle ve Fırat’ın sularının gittiği yerdir.
Yüzlerce yıldır üzerinde savaş yürütülen yerdir. Şimdi
en kritik sürece giriliyor. ABD’si, İngiltere’si ve yakında da
Rusya’sı hepsi içindedir. Misak-ı Millici olmak Misakı
Millici olmak aslında aktüel bir konudur. Hem Irak’taki parça meselesi var. Hem
Misakı Milliciyim deniyor, o halde burada Sevr’in aşılması olayı vardır. Sevrciler
de vardır. Onları da kesinlikle küçümsememek gerekir. Mesele sadece silah değil,
biliyorsunuz ideolojik ve politik hazırlık çok önemlidir. Karşı güç şu anda
bizi çok büyük kullanmak istiyor.
Korkunç beni kullanmak istediler. Biz bunu
önleyebiliriz diye düşünüyorum. Beni öldürseniz de saygı duyarım. Beni öldürseniz
de şimdi saygı duyarım. Size saygı duyuyorum, hiçbir zaman sıkılmadım. Ben
milli güvenlik hocası binbaşıdan bahsetmiştim. Halen üzerimdeki etkisi çok
büyüktür. Devletin ta kendisi oydu işte. O benim için kutsal bir varlık gibi
idi. Demek istediğim devleti şahsında temsil eden hiç kimseye karşı olmadım. Ordu
işlerin ipini bırakırsa devlet kalmaz Ben burada ordunun fonksiyonunu her zaman
dile getirmişimdir. Ordu bu işlerin özünü, ipini Allah etmesin bu sivillere bırakırsa
ortada devlet kalmaz. Bana göre son yılların değerlendirmesinde herkesin derin
bir eksikliği var. O da ordu üzerindedir. Ben onun üzerinde epey yoğunlaştım.
Ve yalnız günümüz için söylemiyorum. Ordu konusunda hala büyük bir aydınlatmaya
ihtiyaç var. En başta bu Türkiye siyasi çevreleri, partiler ve kadroları açısından.
Benim kişiliğimde de ordunun çok büyük etkisi vardır. Ta ortaokuldan sonra
askeri okula gitmek isteğim, yaşımı düzelttirme başvurun filan böyledir. Ama
kabul edilmemişti. İlkokulda iken Aziz isminde bir arkadaşım ile köyde ağacın
üzerine çıkmıştık. Yirmi yedi Mayıs yeni olmuştu. Ben ona dedim ki biz askeri
okula gitmeliyiz sen karacı olmalısın ben havacı olmalıyım bir darbe de biz
yapmalıyız. Netice itibarı ile Türkiye realitesinde ordusuz olmaz. Savunmamı
biraz da bu eksenli hazırlıyorum. Aslında duruşmalardan sonra biraz imkânlarım
açılırsa benim ordu ile yapabileceğim büyük işler vardır.
İlk üyelik başvurum ülkü Ocakları’nadır. Bunlar çok kötüdür. Ben Erbakan’ı da dinledim otuz
yıl önce mimarlar odasında. Benim ilk üyelik başvurum ülkü ocaklarınadır. Ben
ilk üyelik şeyim ülkü Ocakları’nadır. Ama almadılar. Ben komünizmle mücadele
derneğine de gittim
Korkut’u dinledim. Ben Ankara’da önce onları
dinliyordum, daha sonra devrimci oldum. Yargıtay Başkanı Öktem’in cenaze
törenine katıldıktan sonra solcu oldum. Yani o zaman durumlar farklı idi. Şimdi
elimdeki güç inanılmaz boyutlarda ve ben bu gücün yaratıcı uygulamasının
ustasıyım. Hem güç çok büyük hem onu kullanma yöntemleri olağanüstüdür. Yarın
ordu görecek neler yapacağım, devlet, ordu hiç endişe etmesin. Ordu kişiliği
benim için saygı duyulacak tek kişilik. Ben orduyu sadece askeri hiyerarşik bir
yapı olarak görmüyorum. Kültürü, felsefesi ve en başta da kişiliği çok
kapsamlıdır. Ordu kişiliği benim için saygı duyulacak tek kişiliktir. Bunu
söylerken hayranlıktan tutun, müşfikliğe kadar her şey vardır. Ben burada
değilken de Orduyu hep örnek gösteriyordum.
İçimizde sapık adamlar oluk oluk kan akıttılar. Bu
konuda bana şimdi biraz kolaylık sağlanmalı. Ben fazla bir şey istemiyorum diyorum
size. Yani hata yaptım, ciddi hatalarım oldu. Ama gerçekten o kadar kötü birisi
değilim. Yani gerçekten vatanı için, devleti için, onun yüceliği ve büyüklüğü için
gerçekten bitmiş bir insan değilim. Devletin gerçekten .züne ters düşmüş değilim.
Binlerce insan da öldü yetmişlerden beri. Onbinlerce insan gitti bizim içimizde
de sapık adamlar oluk oluk kan
akıttılar. Binlerce bizim insanlarımızı ve askerleri
katlettiler. Anlamsızdı. Ben şiddet yüzde 95 hata idi demiştim. Şimdi avukatlar
gelmişler buna karşı çıkıyorlar
ve o yüzde doksan beşe de sahip çık diyorlar. Ben
bunu yapamam. Şehit yakınlarının ellerini öpeyim. Şimdi bu şehit yakınlarına
gideyim hepsinin ellerini öpeyim diyorum, oğulları gibi hareket edeyim. Diyeyim
işte ben de sizin oğlunuzum, bana ne isterseniz yapın, bu durumdayım ve bunu en
büyük ahlak ve fazilet örneği olarak sayıyorum. Bizim bunu yapmamız gerekir.
Durumun bu olması gerekir Türkiye’de. Başka yaklaşımlar batının emperyalist ve
klasik yaklaşımı olur.
Arkadaşlara söyleyeceğim olduğu gibi, ‘Türkiye ile
birlikte yürüyün diyeceğim. ’Şehit yakınlarına size karşı büyük üzüntü içindeyim,
size karşı kendimi ezik hissediyorum, kendimi doğru iş yaparak kanıtlamak
istiyorum diyeceğim. Zordayım, bana elinizi uzatın O doksan üçten sonra
değerlendirmelerime bakılırsa hep “aman ben zordayım, bana elinizi uzatın”
diyorum. Bu çok açıktır, bu hatasını itiraftır. Bir yanlışı itiraftır.
Benim derdim af falan değildir. Benim derdim bu
büyük oyunu şahsım üzerinden oynatmamaktır. Zaten bir yerimden kendimi bunlara
kaptırmışım ama artık oynatmayayım. Yani fazilet hatada ısrar etmemektir. Benim
aslında bakarsanız aman ben zordayım bana elinizi uzatın dediğimi görürsünüz. Türkiye,
Irak’ta 1 numarada yer almalı Irak’taki durum benim ölümümden falan çok
önemlidir. İsyan da sanırım Temmuz’a doğru geliştirilecekmiş. Güneyden kuzeye
dayandırılarak. Biz onu halletmeliyiz. Orada çatışma büyüyecek, bu yüzden bu
durumda Türkiye 10 numarada yer almalıdır. Çünkü orada gücümüz dev gibidir. İşte
Misak-ı Milli’den nasıl koparıldı, nasıl nefessiz bırakıldı, Kürt isyanı ile
birlikte.
Şimdi aynı olay daha derin, çünkü bunun şimdi
Kafkasya’sı da var ‘Türkiye ile yürüyün’ diyeceğim. Mesele benim idamdan
kurtulup kurtulmamam değil, mesele gerçekten tarih elden gidecek, bir tarih
yazacağız, gerçekten Ulusal Kurtuluş savaşı düzeyinde olacak, şimdi Ulusal
Kurtuluş sürecine yakın koşullardayız. Tehlike ve olanaklar itibarı ile
diyorum. O koşullarda boğuşuyoruz, kazanmamız için yurtseverliğimizi göstermenin
zamanıdır. Arkadaşlara söyleyeceğim olduğu gibi Türkiye ile birlikte yürüyün
diyeceğim. İddiaların, eylemlerin çoğunu kabul ediyorum. Asılsam bile size
teşekkür edeceğim. Devletin hizmetinde dev gibi demokratik bir çalışmayı şimdi
yapabilirim. Şimdi bunu yıkmaya çalışıyorlar aslında. Asılsam bile size her zaman
teşekkür edeceğim. Doğru işle kendimi kanıtlamak istiyorum. Ben bazı şeyleri
geldim Ankara’da önümde buldum diyorum. Geldim devleti tanımıyorum, Kürdü
tanımıyorum. İsterseniz bir gün televizyona çıkalım, eğer bütün Türkiye ayakta
alkışlamadı isene derseniz deyin. Bu Cumhuriyeti yeniden nasıl
yapılandıracağız. Dev gibi
bir Kürt sorunundan en başarılı bir şekilde çıkabilmek
küçük bir şey midir? Şehit yakınlarına size karşı büyük üzüntü içindeyim, size
karşı kendimi ezik hissediyorum size karşı kendimi doğru iş yaparak kanıtlamak
istiyorum diyeceğim. Genelkurmay’ın çerçevesi bizim için yeterli İstediğim
fazla bir şey değil, yasal çerçeve genişletilirse, yani dikkat ediniz ben
burada bir şey istemiyorum, bir siyasi taviz istemiyorum, ben yetki, rütbe
bilmem ne istemiyorum. Ekonomik çıkar istemiyorum. Genelkurmay Başkanı söyledi
bir çerçeve var, başka bir şey istemiyoruz. O çerçeve bizim için yeterlidir.
Devlet bana hizmet imkânı verirse...Bundan sonra
bir damla kan dökülmesi haram diyorum. Bu duruşma bitince isterse sonuç ne
olursa olsun, tekrar söylüyorum bu sadece siyasi bir olay falan değil çok
kapsamlıdır. Burada ben oyun oynamayacağım. Eğer bana devlet hizmet imkânı
verirse çok açık söylüyorum inanılmaz gelişmeler ortaya çıkacak. Ben dün şeyi
söyledim, yani doğudaki halkın Cumhuriyetin taze bir kanı haline
getirilmesidir. Beğenmediyseniz bu modeli ne yaparsanız yapın diyorum. Yapacaklarımız
Kemalizm’e aykırı değildir.
Atatürk’ün 20’lerde çok güzel düşünceleri var. O
çok iyi biliyor ki, isyanlar gelişirse dış müdahale de kesin gelişecek. O zaman
Cumhuriyet diye bir şey kalmaz. Ayrıca İç Anadolu’da 10’a yakın isyan var.
Bunların hiçbirisi milliyet isyanı değildi. Bu isyanlar bastırılırken özel olarak
“Kürdün ezilmesi” diye bir şey yok. Bizim yapacağımız işler Türkiye’nin bölgede
büyük sıçrama imkânına kavuşması anlamındadır. Yapacaklarımız Kemalizm’e aykırı
değildir. Atatürk olsa bizi desteklerdi Atatürk şu anda olsa bizi desteklerdi. Yapacaklarımız
ve bu söylediklerimiz bana göre, Kemalizm’in en çağdaş yorumudur. Ben
iliklerime kadar demokratik cumhuriyet kokuyorum. Hatam, yanlışlarım ne olursa
olsun bu böyledir. Biz emek vermişiz. Bizim dede Fransızlara karşı at sırtında
savaşmıştır. O meşhur Karayılan, bizim Urfa sınırında, Fırat’ın öbür
yanındadır. Benim yapacağım hizmet... Mustafa Kemal Atatürk o dönemde “Kürt mutlaka
bizim sınırlarımız içinde kalmalıdır” demiştir. Mesela Malazgirt’te Alparslan’a
Silvan’daki Kürt aşiretleri yardım etmiştir. Yavuz Sultan Selim ve Atatürk’ün
mücadelesinde de öyledir. Şimdi benim yapacağım hizmet ile bu dördüncü
olacaktır. Gerçek Atatürkçülük budur Cumhuriyetleşmemiz aslında büyük güç verecektir
Türkiye’ye. Benim hatalarım var. Uzun süreli eylemler ve çatışmalar, en fazla
beni mahvetmiştir. Ama şimdi Cumhuriyetleşme imkânı var. Biz kimsenin yapamayacağını
yapacağız. Ağalığı, şeyhliği yıkan Cumhuriyetçiliği başka nasıl yapabiliriz.
Atatürk milliyetçiliği bu değil mi. Sonuna kadar en gerçek Atatürkçülük budur. Cumhuriyetleşmek
aslında Türkiye’ye büyük güç verecektir. Benim birkaç hatam var. Uzun süreli
eylemler en fazla beni mahvetmiştir. Ama şimdi şahane bir Cumhuriyetleşme
imkânı var. Biz kimsenin yapamayacağını yapacağız. Ağalığı, şeyhliği yıkan
Cumhuriyetçiliği başka nasıl yapabiliriz. Atatürk milliyetçiliği bu değil mi!
Sonuna kadar en gerçek Atatürkçülük bu değil mi! Atatürk kişiliğini çözelim
Atatürk kişiliğini çözelim. Zamanında eleştiri
yapmışız ama büyüklüğünü her zaman söylerim. İyi bir Atatürkçülük kopyacılık
demek değildir. Bana göre iyi bir Atatürkçülük, günümüzde katkı sahibi olmakla
mümkündür. Bu katkı, yeni Türkiye’nin kazanımlarının üzerine birkaç daha güç
koyacaktır. Bunu yaparsak, şehitler ve yakınları bizi affederler. Ben iğne ucu
kadar kendisini yaşamamış bir adamım. Elli yaşına gelmişim. Atatürk’e derin
saygılar. Ben Cumhuriyetin kuruluşunu büyük bir kazanım olarak görüyorum.
Kurucusu Atatürk’e en derin saygılarımızı, şükranlarımızı dile getiriyoruz. Minnettarlığımızı
dile getiriyoruz. Laik Cumhuriyet en büyük aydınlık. Biz ilk başta Cumhuriyeti,
devleti tanıyabilecek durumda değildik. Şimdi bile birçok siyasetçi ve liderin
ne kadar cumhuriyetçi oldukları veya cumhuriyeti ne kadar tanıdıkları tartışmalıdır.
Laik Cumhuriyeti net olarak kim tanıyor. Sanmıyorum ki benim kadar derinliğine anlasınlar.
Laik Cumhuriyet benim için en büyük aydınlıktır, özgürlüktür.
Buna zaten karşı çıkamam. Bu benim Cumhuriyetim. Kürtlere Atatürk’ü yeniden
tanıtmalıyız. Dünya çapında ilk kez ulusal kurtuluş mücadelesi verilerek bir
Cumhuriyet kurulmuştur. Atatürk’ün tek endişesi bu eserini korumak istemesi
idi. Biliyorsunuz o dönem Almanya’da bile Cumhuriyet kurulamamıştı. İtalya’da
yoktu. Ama Osmanlı artığı bir devlet yapısından bir Cumhuriyet çıkarmak çok
önemlidir. Bana göre Kürtlere Atatürk’ü yeniden tanıtmamız gerekiyor. Kurtarıcı
diyoruz ama Kürtlere dincisi, tarikatçısı, Kürtçüsü hepsi düşman olarak
belletmiştir.
Not:Öcalan’ın İmralı konuşmalarının birinci
videosu