KORONAVİRÜS (COVİD-19) VE OLUŞTURDUĞU SAVAŞ
ATMOSFERİ
Aralık 2019’da Çin’in Wuhan kentinde
ortaya çıkan koronavirüs hızla dünyayı tehdit etmeye devam etmekte. Bilim insanlarının dediğine
bakılırsa, ilk defa ortaya çıkan bir hastalık değilmiş; 1960’lardan bu yana var
olan bir salgın hastalık türü olduğu biliniyormuş. Günümüzde mutasyona uğramış
türüne covid-19 deniliyor. Bu salgın hastalık üzerine tartışmalar yoğunlaşarak
devam etmekte. Virüsün ortaya çıkış ve yaygınlaşma nedenleri üzerine ileri
sürülen bir çok düşünce var. Ama ne olursa olsun, Covid-19 virüsü dünyanın
dengesini bozdu ve bozmaya devam etmekte.
Bu virüs Çin’de ilk ortaya çıktığında Amerika Birleşik Devletleri ve
Avrupa Birliği ülkeleri adeta dışarıdan seyirci konumundaydı. Çin’in ekonomik
ve mali gücünün kırılması karşısında tüm Batı, kazançlarını hesaplar bir
davranış içine girdi. Batı’nın yazılı ve görsel basını Wuhan kentinde olup
bitenleri alabildiğine abarttı. Hatta ahlak kurallarını ayaklar altına alan yayımlar
yaptı, ta ki virüs kapılarına gelinceye dek.
Bu virüsün Avrupa ve ABD başta olmak üzere dünyanın birçok ülkesinde
yaygınlaşması, yeni dünya düzeninde yeni dengeleri ortaya çıkaracağını söyleyebiliriz.
ABD’ye karşı her alanda alternatif olma yolunda ilerleyen Çin’in, bu salgınla
birlikte teknoloji üreten ülke yolunda almış olduğu mesafe tümüyle
engellenememiş olsa da, önemli oranda
kesintiye uğratıldı. Yani Çin, belli bir süre daha ABD teknolojisine tedarikçi
olarak hizmet vermek zorunda kalacak. Geçmişte olduğu gibi Batı ülkelerinde
şirketler satın almaya, ABD’de hazine bonolarına yatırım yapmaya muhtaç olacak.
Geliştirdiği veya geliştireceği teknoloji ile, kısa ve orta vadeli sürede, ABD
ile yarışır konuma gelmesi oldukça zor gözükmektedir.
Avrupa Birliği’nin geleceği bu salgın hastalıkla birlikte daha bir
tartışılır hale gelmiştir. Zaten Fransa’nın Emmanuel Macron’la birlikte büyük
oranda dünya siyaset arenasında rol oynaması engellenmişti. Daha çokta sarı
yeleklilerin eylemlerinin başlamasıyla ne Ortadoğu’da, ne de diğer bölgelerde
oyun kurucu konumdan uzaklaşmış durumda. İtalya epeyce uzun bir süreden bu yana
saf dışı olmuş durumdaydı. Virüs salgınıyla birlikte uğradığı ekonomik ve mali
sıkıntıyı uzun yıllar atlatamayacaktır; zaten birkaç yıldan bu yana içine
düştüğü ekonomik krizle boğuşuyordu. Salgın hastalığın Almanya’yı ne kadar
sarsacağı henüz bilinmiyor ama Fransa ve İtalya kadar sancılı geçirmeyeceği
tahmin edilmekte. En azından ciddi siyasal ve ekonomik istikrarsızlık
koşullarında koronavirusüyle mücadele etmekle karşı karşıya kalma durumu yok.
Bu nedenle salgın hastalığın yol açacağı tahribatları sınırlamada daha az
zorlanacaktır. Zaten Avrupa Birliği’nde bazı, örneğin Yunanistan, İspanya,
Portekiz gibi ülkelerin ekonomik sorunlarıyla başetmeyi Almanya yüklenmiş
durumdaydı. Bu noktada Almanya’nın, Avrupa Birliği’nde yüklendiği sorumluluğu
ne kadar daha sürdürebileceği tartışmalıdır. Avrupa Birliği’nin diğer üye
ülkelerinin dünya siyasetinde rol oynama imkânları zaten yok.
Korona salgınıyla birlikte Avrupa Birliği’nin, dünya siyasetinde oyun
kurucu olmaktan hemen hemen çıkartılmış olduğunu söylemek abartı olmaz. Enerji
kaynaklarını ve nakil yollarını kontrol etmede, güvenliğini sağlamada tümüyle
dıştalanmış durumda. Sonuçta Amerika Birleşik Devletleri ve Rusya Federasyonu
eskiden olduğu gibi konumlarını devam ettirecekler. Ne düşen petrol fiyatlarının
Rusya Federasyonu’nun, ne de resesyon ihtimalinin ABD’nin konumunda bir
değişikliğe yol açması pek mümkün gözükmemektedir.
Bir başka noktaya daha değinmekte yarar var; devletler düzeyinde alınan
bunca tedbirlerin salt seksen ve üstü yaş gurubunun korunması uğruna alındığına
inanmak çok zor. Ortada 1918’in grip pandemisi olmadığı gibi, günümüzün
ekonomik ve siyasal koşulları, yani uluslararası dengeler de çok farklıdır. Şu
anda adeta savaş koşulları yaşatılmakta. Geleceğe yönelik keskin bir mevzilenme
içine girildiğini söyleyebiliriz. Küreselleşme yeni bir düzlemde, geçmişe
oranla epeyce farklı biçimlerde devam edecektir.
18.03.2020
BAKİ KARER